Page 45 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 45

tarih çevresi

ve Amasra, doğuda ise İnebolu ve Sinop limanları sağlamaktadır. İç bölgeler ise vadilerin tabanına
yerleşmiş denize paralel uzanan çayların bol sularıyla yaşam bulmaktadır. Vadiler yalnızca tarım ve
hayvancılık için olanak sağlamamakta, aynı zamanda doğu batı ve özellikle İstanbul’la Sinop ve Sam-
sun limanlarına ulaşan kervan yolları için de jeomorfolojik olanak sağlamaktaydı (Belke, 1996).

    Bölgenin bilinen en eski topluluğunun Anadolu’nun eski dillerinden biri olan ve Hint-Avrupa dil
grubunda olduğu bilinen bir dil konuşan Gaksalar olduğunu Hitit ve Helen kaynaklarından öğrenme-
kteyiz. İÖ 1. binde Helen kaynaklarında Paflagonlardan söz edilmektedir. Bölge daha sonra Hitit etki
alanı içine girmiştir. İÖ 9 – 8. yüzyıllarda derlenmiş olduğu bilinen Homeros’un İliada’sında Paflag-
onlar Truva savaşında yurttaşlarının yardımına koşan Anadolu halklarından biri olarak anılmaktadır:91

     Erkek yürekli Pylaimenés komuta eder Paphlagonialılara
     Gelmişler yaban katırlarıyla ünlü Enetlerin yurdundan
     Kytoros’da, Sesamos’da otururlar
     Parthenios Irmağı çevresinde kurmuşlar ünlü saraylarını
     Kentleri Kromna, Aigialos, yüksek Erythinoi’dir

     Bölge yüksek dağ sıralarıyla İç Anadolu’nun ana yollarından ayrılmış olması nedeniyle uygarlık
geliştirmekte hep geride kalmış ama bunun bir doğal sonucu olarak da hiçbir dönemde yıkıma uğrama-
mıştır. Hitit sonrası, sırası ile Frig, Lidya ve Pers egemenlik dönemleri yaşamıştır. İÖ 7. yüzyılda Pers
egemenliğinin gevşek olmasından yararlanan İyonlar bugün Amasra olarak isimlendirilen Sesame’yi
ve Ionopolis’i (İnebolu) kurdular; Sinop’u Helenleştirdiler. Ancak yukarıda belirttiğim nedenlerle
kıyıdaki Helen kültürü ile iç bölgelerdeki Pala, Gaksa, Frig ve devamı kültürler hemen hiç etkileşm-
eye girmediler. Perslerin gevşek egemenliği sonucu, İskender ve devamındaki Makedon Krallıklar
döneminde bölge yerel prensler tarafından yönetildi. Daha sonra Pontus egemenliği altına girdi.

     Roma egemenlik döneminde İS 5. yüzyılda “Paflagonya” eyaletin resmi adı olarak kullanıldı. Ro-
manın en önemli hayvancılık merkezi olan Paflagonya’nın halkı, katır başta her türlü binek, et ve süt
hayvanı yetiştirmekteydi. Kaynaklarda bu hayvanların Kastamonu – Gerede yolunu izleyerek İzmit
ve Gemlik limanlarına ulaştırıldığı ve bu limanlardan denizaşırı tüm Roma eyaletlerine taşındıklarını
biliyoruz. Başkenti Gangra (Çankırı) olan Paflagonya’da 9 adet şehir bulunmaktaydı (Ramsay, 1890,
s. 196).92

      Bunlar Gangra (Çankırı), Tion (Hisarönü), Krateia (Gerede), Hadrianapolis (Eskipazar yakının-
da), Sora (Karabük yakınında), Ionopolis (İnebolu), Dadibra (Safranbolu), Amastris (Amasra)’dır.
Doğu Roma ve sonrasında Bizans yönetimine giren bölgenin hiçbir zaman Helenleşmediği çeşit-
li kaynaklarda özellikle belirtilmektedir. O kadar ki Yunanca sözcükleri kullanmalarına karşın
gramer yapısında hep Anadolu dillerine bağlı kaldılar. Bizans döneminde piskoposlar tarafından
yönetilmekte olan bölgede -19. yüzyılda bölgeden geçen yabancı bilim adamlarının seyahatnam-
elerinden- önemli bir manastırlar sisteminin bulunduğunu görmekteyiz. Tarımsal üretimin un-
surlarından olan manastırların bölge ekonomisinde önemli işlevi bulunmaktaydı. (Baydil, 2001, s.
50), bölgenin özellikle Anadolu’nun fethi zamanında önem kazandığını ve Kastamonu’nun coğra-
fi özelliklerine bağlı olarak “kırsal sahaları da içine alacak şekilde” geliştiğini belirtmektedir.

                                              45
   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50