Page 43 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 43

tarih çevresi

      İBNİ BATTUTA’NIN BOLU’DAN SİNOP’A YOLCULUĞU

     Rum diyarı diye bilinen bu ülke, dünyanın belki en güzel memleketi! Allah Teâlâ güzellikleri
öbür ülkelere ayrı ayrı dağıtırken burada hepsini bir araya toplamış! Dünyanın en güzel insan-
ları, en temiz kıyafetli halkı burada yaşar ve en leziz yemekler de burada pişer. Allah Teâlâ’nın
yarattığı kullar içinde en şefkatli olanlar buranın halkıdır. Bu yüzden şöyle denilir:

     “Bolluk ve bereket Şam diyarında, sevgi ve merhamet ise Rum’da!” Bu kelimeyle buranın
halkı kast olunuyor.
Anadolu’ya geldiğimizde hangi zaviyeye gidersek gidelim büyük alaka gördük. Komşularımız,
kadın ya da erkek bize ikramda bulunmaktan geri durmuyorlardı...
Yüce Allah onları bu faziletleriyle diğer insanlardan üstün kılmış (Battuta Tanci, 2005, s. 400).

     Orta Çağın en büyük seyyahı ve Rıhletü ibn Battuta diye bilinen seyahatnamenin yazarı 25 Şubat
1304’te Fas’ın Tanca şehrinde doğdu. 1368’de öldüğünde 120 000 km tutan üç kıtaya yayılan ve to-
plam 27 yıl süren seyahatleriyle ilgili olarak geride bıraktığı İbn Battuta Seyahatnamesi ile çağının en
önemli tanıklarından biri oldu. Bugün İbn Battuta birçok bilimsel eserde birincil kaynaklar arasında
yer almaktadır. İbn Battuta spekülasyonlara yer bırakmayan açık ve süslemesiz bir dille anılarını güve-
nilir birine yazdırmıştır. İbn Battuta eserinde insan öğesine geniş yer verir. Çeşitli milletlerin giyim
kuşamı, adetleri, inançları konusunda ayrıntılara inmesi araştırmacılar tarafından ilk antropologlardan
biri sayılmasına, bazıları nezdinde ise etimolog olarak görülmesine yol açmıştır. İbn Battuta gezdiği
ülkelerin coğrafyası ve ekonomisi ile ilgili olarak ayrıntılı bilgi verir.

     1326’da Tanca’dan başlayan gezisinde Hindistan’a gidecek yol ararken 1333’te Alanya’ya ayak
basmasıyla Anadolu’ya ulaşır. Anadolu’da yaklaşık 1 yıl süren gezisi Sinop’tan Kırım’a doğru yola
çıkmasıyla sona erer. Dest-i Kıpçak olarak isimlendirdiği diğer bir Türk coğrafyasında uzun bir gezi-
nin ardından Trakya üzerinden Konstantiniye’ye gelir ve tekrar Dest-i Kıpçak’a dönerek Orta Asya’ya
doğru yola çıkar.

    İbn-i Battuta’nın Anadolu gezisinin bizim için en önemli yönü Anadolu ve Türk Orta Çağına tanıklık
etmesidir. Gerçekte Türk boyları 300 yıldır guruplar halinde Anadolu’ya gelmekte ve yerleşmektey-
diler fakat İbn Battuta’nın Anadolu’da bulunduğu dönem Anadolu Selçuklu Devletinin İlhanlı İstilası
sonrasında yıkılması ve Moğolların da güç kaybetmesi sonucunda irili ufaklı bir sürü beyliğin ortaya
çıktığı bir döneme rastlamasıdır. İbni Battuta’nın Seyahatnamesinde methede ede bitiremediği Türkler
birçok yabancı kaynakta anlatılanın aksine çok iyi özümlenmiş bir kültürel birikime, ölçeği ne olursa
olsun etkin bir devlet yapılanmasına, çok iyi örüntülenmiş bir sosyoekonomik yaşama sahip oldukları
şeklinde anlatılır. Bütün bunlar yanında Türk, çevresiyle barışık, konuk severdir ve gusto sahibidir.
Güzel yemekler yer, eğlenir ve dini sorumluluklarını yerine getirir. Konuk ağırlamakta adeta birbiriyle
yarış halindedir. Bütün o dönemde parçalanmışlığına karşın Anadolu güvenle seyahat edilebilecek bir
yerdir (Canbulat, İbn Battuta Yolu / Anadolu'nun Ortaçağına Yolculuk, 2006, s. 13-14).88 İbni Battuta
Sinop’a doğru yolculuğunda bir gün de Safranbolu’da konaklamış. İzlenimlerinden Safranbolu’nun
(Borlû) Çandarlı Süleyman Padişahın oğlu Ali Bek tarafından yönetilmekte olduğunu ve Hanefi old-
uklarını anlamaktayız. “Yemek geldi. Bütün davetlilerle beraber yemek yedik. Sonra

                                              43
   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48