Page 19 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 19
tarih çevresi
gezmiş ve çok yararlı bilgi paylaşmıştır:
‘Oğuzların şehirleri çok kalabalık ve sayıları çoktur. Bu şehirler birbiri ardı sıra kuzeye ve doğuya
doğru uzanmakta olup, şehirlerin kurulu olduğu dağlara ulaşmak oldukça zordur. Buralar tahkim
edilmiş hisarlarla çevrili, müstahkem mevkilerdir. Oğuz beyleriyle, kadınları buralarda yaşadıkları
gibi, aynı zamanda ihtiyat tedbiri olarak yiyecek-içecek için buraları kiler olarak kullanıyorlardı. Bu
kalelerde Han taraıfından ünvan verilen kale muhafızları bulunmaktadır (harimler tarafından tayin
edilen). Oğuz uruğu Handagat Oğuz kabilesinin en önemli şehri Hiyamdır. Oğuzlar bu şehri sığınak
ve gerekli araç ve gereçlerini muhafaza etmek için kullanmaktadırlar. Bu şehir de dağın zirvesine
kurulu, ulaşılması zor bir hisarla çevrili, dağın tepesine çıkılması ve kuşatılması son derece zor, adeta
dokunulmaz bir kaledir. Kuzeydeki Hiram şehriyle, nehirden nehre uzanan Cacan şehri küçük olması-
na rağmen, son derece tahkim edilmiş bir şehirdir… Bu nehrin (Magra ve ya Marge) kıyısında yüce
zirveli bir dağ vardır ki, o dağdan doğan kaynaklardan binden fazla pınarın hepsi Magra’ya dökülür.
Bu zirvede hisarlara benzeyen, isimleri Nucah ve Badagah olan ve aralarında yukarıda bahsedilen
dağların eteklerinde bir günlük mesafede batı istikametinde Daranda, batıdan doğu istikametine Dargu
şehirleri bulunmakta olup, bunların arasında üç günlük mesafe vardır. Bunlar küçük şehirler olmakla
beraber, içlerinde yine de çarşılar, pazarlar, çeşitli zanaatları icra eden zanaatkarlar ve pek ala mallar
bulunmaktadır. Tabii olarak bu şehirler de pek müstahkem ve ulaşılması zor şehirlerdir. Bu şehirler her
zaman karla kaplı, şiddetli soğuklar ve yağmurlu günlerin sayılı ve sınırlı olması sebebiyle, sakinleri
ekinlerini olgunlaşmadan toplayıp, dumanda28 ve sundurma altında kuruturlar (Tolstov, 2017, s. 31-
32).
Bu alıntıyı kitabında kullanan Tolstov, devamında “el-İdrisi, Gorguz adında başka bir şehirden
bahseder ki, bu şehir aynı adı taşıyan gölün sahilinde bulunan bir başka dağın tepesinde büyük bir kale
şehridir”, der. Devamında:
Caean ve Dahlan hisarları da bu tür benzer şehirlerdendir… Hisarın komutanı veya hanı ‘tam donanım-
lı, büyük ve kalabalık bir orduya sahip olmakla’ zaman zaman Taraz topraklarına baskınlar düzenler…
İdrisi, bunların yanında Ruzan (yahut Rudan), Garbiyan ve Oğuzların başka eski şehirlerinden de söz
eder. Yukarıda sözü edilen arazide bulunup, tasvir edilen nehir ve şehirlerin konumları zor olmasına
rağmen, kesin olan bir şey vardır; İdrisi’nin, Oğuzların toprakları hakkında verdiği malumata göre
Oğuz bozkırlarında 11. Yüzyılda çok sayıda müstahkem şehir mevcuttu ve bunların ekseri ahallisi
çiftçilik, zanaatkarlık ve ticaretle meşgul oluyorlardı… El-İdrisi, yazısında Kaşgarlı Mahmud’a atıf
yapar ve “Oğuzlar Sır Derya’yı ‘başka hiç bir izahata gerek duymadan sadece, bir ‘nehir’ olarak isim-
lendirirler, zira bu nehrin üzerinde onların pek çok şehirleri bulunmakta olduğunu aktarır. Kaşgarlı
Mahmud’un bahsettiği bu Oğuz şehirler arasında Sauran, Sıgnak, Sitkun (Süt Kent) Karnar gibi şehir
adları zikredilir… Kaşgarlı bize, Oğuz şehirlerinin nüfusunun kimlerden ibaret olduğu hakkında da
malumat vermektedir. ‘Kendi şehirlerinde yaşayan Oğuzlar, başka yerlere göçmezler ve savaşmazlar;
onlara yatuk derler’ (Tolstov, 2017, s. 32-33).
Gerek İdrisi gerekse Kaşgarlı’nın sözünü ettiği Oğuz şehirleri konusunda farklı kaynaklar farklı
görüşler ileri sürmüşlerdir. Örneğin yukarıda alıntıladığım ibn Fadlan bir kentten çok onları çadırlarda
yaşayan göçebeler olarak betimlemiştir (Fadlan, 2017, s. 16). Keza Rus oryantalistA. G. Toumansky’nin
19