Page 17 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 17

tarih çevresi

820 yıllarında “Orhun bölgesindeki Uygur Şehri Ordu Balık’ı ziyaret eden Arap Coğrafyacısı Mücahit
Temim bin Bahr el-Mutavva’i, orada birbirine yakın köylerin bulunduğunu ve ekili toprakları geniş
ve halkının çoğu veya hepsi Türk bir yörede seyahat ettiğini söylediği gibi, Ordu Balık’ın çevresinde
de mamur kasabaların ve birbirine bitişik köylerin var olduğunu haber verir” (Sümer, Oğuzlar / Türk-
menler, 2016, s. 61). 19

      982 yılında Uygur ülkesini ziyaret eden Çin elçisi Wang-Yen-Te, Uygur ülkesini “… Bayındır,
halkını refahlı ve mutlu görmüştür. O, bu münasebetle şunları yazar: ‘Bu ülkede yoksul halk yoktur.
Yiyeceği yeterli olmayanların sıkıntıları giderilir. İnsanlar uzun ömürlüdür. Bütün yoksullar da et yer’
(Sümer, Oğuzlar / Türkmenler, 2016, s. 45)”. 20

     Emir el-Mü’minin (Halife) el-Muktedir’in 921 yılında Bulgar’a gönderdiği heyette yer alan Elçi
ibn (Fadlan, 2017, s. 8) Oğuzların ülkesinden geçti ve izlenimlerini paylaştı. Harezm’den yola çık-
madan önce “Türk develeri satın aldık. Türk ülkelerindeki nehirlerden geçebilmek için deve derisin-
den kelekler (sofra) hazırladık. Üç ay yetecek ekmek, karaca darı, kurutulmuş et tedarik ettik”, der.
Yolculukta “Müslümanlardan hiçbiri misafir olacağı bir arkadaş edinmeden, İslam diyarından ona bir
elbise, karısına bir başörtüsü, bir miktar karabiber, karaca darı, kuru üzüm, ceviz hediye götürmeden
onların ülkesinden geçemez” (Fadlan, 2017, s. 12). İbn Fadlan ve arkadaşları Oğuzların naibi Ertuğrul
bin el-Alptoğan’ın konuğu olmuşlardır:

    Naib, yemeleri için çok sayıda koyun öldürdü. Ona elbise, kuru üzüm, ceviz karabiber, karaca darı
gibi hediyeler vermiştik. Daha önce babasının da karısı olan eşi, bir miktar et, süt hediye ettiğimiz şey-
lerden alıp çadırların dışındaki kıra gitti. Bir çukur kazıp bunları gömdü. Bir şeyler söyledi. Tercümana
neler söylediğini sordum. O da “bunlar Arapların Ertuğrul’un babası el-Katğan’a verdiği hediyele-
rdir”, dedi (Fadlan 16). 21

     Arapların Güney Doğu Asya’dan alıp ticaretini yaptıkları karabiberin ne denli önemli bir hediye
olduğu açıkça görülmektedir.

     Ebu Dülef Mis’ar bin Mühelhil el-Benazici, Samanoğullarından en güçlü hükümdarı II. Ahmed
oğlu II. Nasr’ın zamanında Çin'e elçilik göreviyle gönderdiği kişidir. Buhara’dan Çin’e kadar bir seya-
hat etmiş ve bu fırsatla birçok Türk boylarının bulundukları yerlerden geçmiştir. 941-943 gibi yaptığı
gezileri anlatırken ulaştığı yerin adının hemen arkasından neler yediklerini ayrıntılı bir şekilde not
etmiştir. Bu nedenle de konumuzla ilgili çok yararlı bir kaynaktır.

Türk ülkelerinin yolunu tuttuk. Horasan, Maveraünnehr’deki İslam şehirlerini geçtikten sonra ilk
vardığımız kabile Harkah (Ordukent ?) diye bilinir. Buğday, arpa yiyerek bu ülkeyi bir ayda katettik.
Sonra, Tahtah (?) denen kabileye vardık. Bu ülkede arpa, karaca darı, çeşitli etler, kır baklaları yedik…
Sonra Neca (Kuca, Koçu ?) denen kabileye vardık. Bu ülkede karaca darı, mercimek, nohud yedik…
Sonra Peçenekler denen bir kabileye vardık… 22 Sadece karaca darı yerler. Sonra Çiğiller denen
kabileye vardık. Arpa, börülce, koyun eti yerler. Deve kesmezler, sığır öldürmezler. Ülkelerinde sığır
yoktur… Onların ülükesinde kiklan (?) diye bilinen bir tatlı ot vardır. Etle pişirirler… Kan ve buğday
birasından, çok sarhoş eden bir içki yaparlar… Sonra Buğraç23 adındaki kabileye vardık…

                                              17
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22