Page 13 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 13

tarih çevresi

syerleştikleri dağ üzerinde mevsimlik olarak yüksek otlaklarla alçak düzlükler arasında göçmektey-
di (vertical transhuman). Buna karşın Sarazm’da topluluğu ne göçebe ne de avcı olmakla, dağların
yüksek yaylalarını kullanmamışlardır. Yerleşmede bulunan hayvansal kalıntılardan, alçak düzlüklerde,
çöl ve çayırlarda yaşayan ceylanları avladıkları anlaşılmaktadır. Her iki topluluğun yılın belli dönem-
lerinde alçak düzlüklerde bir araya gelecekleri açıktır (Frachetti & Mar'yashev, 2007).

     Kazakistan’da Semireç’ye’de Bayan Jurek vadisinde bulunan Tasbas Bronz Çağı dağ yerleşmesi
deniz seviyesinden 1500 m yükseklikte çayırla ve makilerle kaplı bir düzlükte bulunmaktadır. Tas-
bas’da evler yanında bir de ölü yakma (cremation) sandukası bulunmaktadır. Yapı malzemesi olarak
bitkisel elyafla takviye edilmiş elle şekillendirilmiş ve güneşte kurutulmuş kerpiç bloklar kullanılmak-
tadır. Kerpiç bloklarla yapılmış fırın içinde bulunan tahıl kalıntılarından, yiyecek pişirme amacıyla kul-
lanıldığını göstermektedir. Bitkisel kalıntılardan buğday (triticum aestivum / turgidum) saptanmıştır.
Taneler üzerinde yapılan tarihlendirme çalışması 2631-2562 olarak sonuçlanmıştır. 1416-1287’ye
tarihlendirilen evreden bitkisel kalıntı içinde ayrıca buğday yanında arpa (hordeum vulgare-nudum)
darı (setaria italica ve panicum milliaceum), bezelye (pisum sativa) ve otsu bitki tohumları saptan-
mıştır. Tasbas yerleşmesindeki hayvansal kalıntılardan evcilleştirilmiş koyun, keçi, sığır, at, eşek ve
deve kemikleri saptanmıştır. Bir yayla olan Tasbas’ın hayvansal kalıntılar yukarıda incelediğimiz bir
kışlak olan Begaş yerleşmesiyle uyum sağlamaktadır. Bu verilerden göçebelerin yıl içinde mevsime
bağlı olarak hayvanlarıyla birlikte kışı dağların eteklerinde geçirdiklerini ve yazın yüksek yaylalara
çıktıklarını kanıtlamaktadır. Tasbas’da ayrıca ceylan, geyik ve balık kalıntıları bulunmuştur. At, eşek
ve deve kemikleri üzerinde kasap kesim izleri görülmemesi bu hayvanların taşıma amacıyla kul-
lanıldıklarını göstermektedir (Doumani, Franchetti, Beardmore, Schmaus, & Spengler III, 2015).

     Örneklediğimiz Sarazm gibi yerleşik tarım ve hayvancılık yapan toplulukları ile Begaş ve Tasbas
gibi göçebe hayvancılık yapan toplulukların arkeolojik buluntulara dayanarak geç 4. erken 3. Binyıldan
başlayarak düzenli olarak ilişkide oldukları bilinmektedir. Bu bağlamda dağlarda daha yükseklerde
yaşayan toplulukların, yerleşik tarım ve hayvancılık topluluklarının evcilleştirdikleri hayvanlarla
göçebeliğe dayalı bir hayvancılık strateji geliştirdikleri ve bunu yaygınlaştırdıkları ileri sürülmektedir.
Hayvancılık yanında küçük ölçekli tarım ve çevre koşullarıyla uyum sağlayabilen sorgum (panicum
miliaceum) ve darı (seteria italica) tarımı yapılmaktadır. Bu bağlamda göçebe toplulukların yalnızca
et ve süt ağırlıklı beslenmediklerini artık biliyoruz.11 Göçebe toplulukların asıl işi hayvancılık olduğu
için hiçbir zaman tam yerleşik olmamakta, tarımını yaptığı ürünün yetişme süresini hayvanlarıyla
birlikte otlaklarda geçirip hasat için yerleşmelerine geri dönmekteydiler. Geç Bronz – Erken Demir
çağlarında göçebe toplulukların daha uzun yolculuklar yapmaya başladıkları ve vahalarda tarım yapan
yerleşik toplulukları ile temasa geçtikleri anlaşılmaktadır (Frachetti M. D., Multiregional Emergence
of Mobile Patoralism and Nonuniform Institutional Complexity across Eurasia, 2012, s. 16) (Spengler
III, Miller, Neef, & Tourtellotte, 2017, s. 295) (Ananyevskaya, ve diğerleri, 2017, s. 7) (Matuzeviciute,
ve diğerleri, 2015, s. 23) (Frachetti & Mar'yashev, 2007).

     Kazakistan’da Geç Bronz Çağına tarihlendirilen seramik kaplardaki lipit kalıntılarının analiziler
at etinin özellikle törensel yemeklerde yendiğini, buna karşın geviş getiren hayvan etlerinin, süt ve süt
ürünlerinin ise normal öğünlerde tüketildiğini göstermektedir. Ayrıca tatlı su balıkları yenmektedir.
Kazılarda bulunan bitkisel kalıntılardan Bronz Çağında Kazakistan’da darı (panicoid ve setaria sp.),
buğday (triticum sp.), arpa (hordeum vulgare) ve üzüm yetiştirildiği görülmektedir (Ananyevskaya, ve

                                              13
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18