Page 52 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 52

tarih çevresi

	 Evlendiği kadın İzmir’deydi. Hayatında tek evliliği oldu Latife Hanım ve bir şey daha var an-
nesi İzmir’de vefat etti ve annesi vefat ettiğinde gene kendisi böyle bir seyahatteydi. Tabi o bir resmi
görevdeydi, kesip gelmesi istendiğinde, “vatan görevi daha önemlidir” dedi. Annesinin cenazesine bile
katılmadı. On gün sonra annesinin na’şının başında bulundu, bir anıt yapalım burada diyenlere o ancak
şu yanıtı verdi: “Ne kadar önemli bir şey anamın mezarı ama anıt istemem.”

	 Eliyle Yamanlar dağını gösterdi, “Şu yalçın dağdan kayalıklardan bir kaya parçası getirip
annemin mezarı başına getirin en kutsal anıt budur,” ve o kaya parçası bugün halen orda durur mezarın
başında. Şimdi bunun için anlatıyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ün dünyasında İzmir, o kadar önem-
li, o kadar derin yer etmiş ki, şimdi böyle bir olay İzmir’de oluyor, olması onu derinden sarsmış ve
Mustafa Kemal Paşa şaşkınlıklar içindeyken, tabi bu arada İzmir’de olayın ele başları yakalanmış,
artık bir tehlike kalmadığı anlaşılınca tekrar trene hareket emri verilmiş, tren tıkır tıkır yollara düşmüş
Basmahane İstasyonu’nda büyük bir halk tarafından Mustafa Kemal Paşa karşılanır.

	 Tabi olay patlamış, insanlar Gazi’yi karşılamak için istasyona koşmuşlar. Gazi istasyona
vardığında, trenden iniyor ve üstü açık bir arabaya biniyor. Halkın sevinç çığlıkları ve haykırışları
arasında, daha sonra Atatürk evi olarak müze haline getirilen ve halen restorasyonu süren eve geliyor
o kalabalık halkın haykırışı, gösterileri arasında Mustafa Kemal gidiyor ,eve yerleşiyor. Ama o kadar
ki halk sadece yüzünü görmek için kordonda kayıklarla denize açılıp tezahüratlar yapıyorlar ve Gazi
Paşa balkona çıkar, balkonda halka bir konuşma yapar.

	 Yaptığı konuşmada aynen şunu söyler: “Beni görmek demek yüzümü görmek demek değildir.
Mustafa Kemali görmek kesinkes yüzünü görmek demek değildir, beni anlıyor ve düşüncelerimi
hissediyorsanız bu kâfidir.” Ne diyelim burada? Demek ki Mustafa Kemal Atatürk, kendisinin an-
laşılmasını, anlaşılmadan bir adım daha sonra belki öğretim süreçlerinde önemli olan hissedilmeyi,
duyumsamayı istiyor. Sadece bilmek, öğrenmek, anlamak yeterli değil, hissetmek, onu kanıksamak
gerek. Ve konuşmanın devamında şunu söyler: “İki Mustafa Kemal vardır, biri ben etten ve kemikten
yapılan Mustafa Kemal, onu geçiniz. Onun zaten maddi bir anlamı yok. Bir gün göçüp gidecek. Fakat
düşünceleriyle bir Mustafa Kemal var. Onu anlayın.”

	 Değerli arkadaşlarım, Mustafa Kemali biz ne kadar anladık? Bu konu üzerinde bir iki düşünce-
mi söylemek istiyorum. İki sene kadar önce Andrew Mango, Amerikalı bir tarihçi Gewich ondan sonra
bir de Fabio Grassi, Atatürk biyografileri üzerine konuşurken, tabi ki benimde bu konuda çalışmalarım
makalelerim var. O vesileyle bu gün buraya çağırılmışım. Hemen şunu vurgulayalım: Bu gün buraya
Atatürk hakkında bu zamana kadar aklı başında Atatürk’ü ele alan bir biyografi yazılmamıştır. Çok
enteresan, kim yazmıştır?

	 Meckini, Bir Arjantinli yazar Vilanti. Az önce adı geçti Endila Menti. Yaza yaza Türkiye’de
herkesin ağzında sakız haline gelen Şevket Süreyya Aydemir’in Üç Adam. O da yanlış bilgilerle ve
eksikliklerle doludur. Niçin böyle dediğimi şu an anlatma imkanına sahip değilim. Zaman sınırlı ol-
masından dolayı tabi ki iyi bir iş yapmış, yapılan çok iyi, önemli bir çalışma; fakat bununla mı kal-
malıydık? Bizim hani doğrudan doğruya Mustafa Kemal’in bir meşhur sözü var: “Türk çocukları”
diyor “kendi ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde güç bulacaktır” diyor.

                                              51
   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57