Page 40 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 40

tarih çevresi

	 5- Dil Ve Yazı Sorunu

	 Türkiye’de, sosyo-ekonomik tarihçiliğin oluşumunda, tarih alanına sonradan yönelmiş, farklı
disiplinlerden gelen araştırıcıların önemli katkılarda bulunduğu, kabul edilmesi gereken bir gerçek-
tir. Bu yaklaşımda da temel sorun, dil ve yazı sorunuydu. Başka alanlardan tarih alanına yönelen
araştırıcıların pek azı, kaynak dillerine hakim olabilmiş, tarihsel süreçte değiştiği bilinen ağır ağdalı
Osmanlıcanın diline ve yazısına pek azı hakim olabilmiştir. Osmanlı bürokrasisinden gelen bir ge-
lenekle, belgelerin, özellikle resmi onaylı olan yazışma, tapu senedi, vs. belgelerin, Arapça, Türkçe,
Farsça karışımı, ağır ağdalı bir dille yazıldığı bilinmektedir. Bir de, zaten ağır olan bu dilin, Osmanlıca
gibi, okunması son derece zor bir alfabe ile yazılmasıyla, iş daha da zor bir hal almıştır.
	
	 Dolayısıyla, dönemin diline ve yazısına hakim araştırıcı sayısı, meraklılarına göre son derece
azdır. Bir de Türkiye’de, kötü bir alışkanlıkla, yer adları sık sık değiştirilmektedir. Bu ise, zaten zor
okunan bir yazı türünde, yer adlarını tesbit etmede ayrı bir zorluk ortaya çıkarmaktadır. Tükiye’de,
Türkiye tarihine merak salan yabancıların işi daha da zorlaşmış görünmektedir.

	 6- Yeni Olanaklar

	 Her şeye karşın, Türkiye’de mübadeleye, mübadil ailelerin bilinci artmaktadır. Üçüncü kuşak
mübadiller, bu konuyla ilgili önemli umutlar ortaya koymaktadır. Bilgi Üniversitesi’ne bağlı bir göç
enstitüsünün kurulmuş olması, önemli bir gelişme olarak görülmelidir. Teknoloji yeni olanaklar sağla-
maktadır. Araştırıcılarda, kısmen de olsa, küçümsenemez bir ilgi uyanışı gözlemlenmektedir. Göç
konularıyla ilgili olarak, süreç içinde genel yaklaşımların dışına çıkılmalı; dil, folklor, sosyal antropo-
lojik araştırmalara ağırlık verilmelidir…

	 Bu zamana değin yapılanların yetersiz olduğu açık olmakla birlikte, bütün bunlara bakarak,
gelecek için umutsuz olmaya hiç de gerek yoktur. Zamanında yapılması gereken çok şeyi bu gün yap-
ma olanağı hemen hemen hiç bulunmuyor; geçen zaman, bu tür olanakları alıp götürdü. Ama, kaçırılan
bu şeylerin yanında, arşivlerin bilinmez dehlizlerinde ve karanlık köşelerinde ulaşılmayı bekleyen bel-
geler açıldıkça, yaptıklarımızın, yapacaklarımız yanında hiçbir şey olmadığını kolayca ortaya koya-
caktır.

                                              39
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45