Page 34 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 34

tarih çevresi

	 Gerçekten de, Türkiye’de mübadele konusundaki araştırmalar son derece yenidir. Bu yalnız-
ca özel bir alan olan mübadele konusuyla ilgili değil, genel göç konularıyla da ilgili olan büyük bir
eksikliktir. Göç konusunda araştırma yapmada gecikmenin belli başlı nedenleri vardır. İtiraf etmek
zorundayız ki, göç konuları konusundaki bu ilgi eksikliği yalnızca tarihçiler açısından değil, diğer
bilimsel disiplinler için de böyledir. Örneğin, Ahmet Cevat Emre, Behice Boran ve Niyazi Berkez,
Orhan Türkdoğan, Cevat Geray ve Oğuz Arı gibi, alanının duayeni olmuş kişilerin ve onları izleyen
kimi bazı ardıllarının yaptığı çalışmalar bir yana bırakılırsa, sosyolojik olarak da göç konusuna Tür-
kiye’de pek değinilmemiştir. Daha çok, cumhuriyetin orta ve geç dönemlerine ilişkin göç sorununa
değinilen bu yapıtlarda da, mübadele konusunda, bir iki paragraf dışında pek bir şey bulmak müm-
kün değildir. Örneğin, Oğuz Arı’nın yapıtı, son derece önemli ve bilimsel bir yapıt olmasına karşın,
1951’de Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen göçmenlerin uyum süreçlerini inceler; Orhan Türkdoğan
ise, belirgin bir mekan ayırımı yapmadan, genel anlamda uyum sorunlarına değinir. Verilen bu isim-
lerden de rahatça anlaşılacağı gibi, sınırlı sayıda da olsa, sosyologların konuya ilgisi, tarihçilere göre
çok daha önce oluşmuş; her nedense, bu ilk önemli örneklerden sonra, Türkiye’de sosyologlar, göç
konularına yeterince ilgi göstermemişlerdir.Konuya sosyologların belli bir ilgi göstermeye başladıkları
1950-1960’lar Türkiyesinde, tarihçilerin göç konularında araştırma yapmaları hemen hemen hiç söz
konusu olmamıştır. Tarihsel boşluktan geçtik; sosyologların sonraki dönemlerdeki ilgi eksilmesi üzer-
ine, sosyolojik yönden de bu erken ilginin örneklerine karşın, büyük bir boşluk görülmektedir. Büyük
göç dalgalarını sürekli olarak kendine çekmiş olan Türkiye de, göçmen kitlelerin siyasal eğilimleri ve
tercihlerini, tarihsel süreç içinde ya da belli bir dönemde ve evrede ele alan bir sosyolojik araştırma
bulmak hemen hemen mümkün değildir. Mübadillerin gurup kimlikleri büyük bir boşluktadır.
	
	 Siyasal eğilimleri konusundaki boşluğun yanısıra; sosyal, ekonomik ve kültürel uyum süreçleri
ile ilgili konular hemen hemen hiç ele alınmamıştır. Kimi yapıtlarda, basit göndermeler ve paragraflar
dışında, konu ile ilgili bir bilgi yoktur. Hatta son bir iki yıl içinde çıkan kimi amatörce yapıtta, siyasal
eğilimleri ve gurup kimliklerine ilişkin kimi saptamalar var gibi görünmekle birlikte, bu çalışmalarda
topluca verilen kaynakçanın dışında, değinilen konu ile ilgili hiçbir kaynağa gönderme yapılmaması,
dolayısıyla, bu iddialı bilgi ve yorumların hangi kaynaktan ya da verilerden alındığının havada kal-
ması, bu tür çalışmaların “harcıalem” türleri arasında sayılmasına neden olmaktadır. Sağlıklı anketler
yapılamamış, gözlemlerde bulunulmamıştır. Böylece, sağlıklı bir veri bankasından söz etme olanağı
yoktur. Türkiye’de, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde kırkı bir şekilde göç olgusunu yaşamasına ve
bu süreç hala günümüzde temel belirleyici bir etken olmasına karşın, bu konulara duyarsızlığı anlamak
mümkün değildir. Aslında, ülkenin bir anlamda, göç araştırmaları açısından tam bir laboratuar olma
özelliği vardır.

                                              33
   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39