Page 26 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 26

tarih çevresi

	 Bu ön yargı kabul edilecek gibi değildi. Birileri kendini üstün bir ırk olarak ilan ediyor; sonra
tutuyor, öteki dediklerini aşağı bir ırk sayıyor; bununla yetinmiyor; ötekini küçümser bir eda ve tavır
içinde, onu ezmeye, haklarını yok saymaya kalkışıyordu. Kendi sömürgeci anlayışına kılıf uydurmak
için de, bu halkların ellerinde bulunan toprakları almalarına, el koymalarına, sözde insanlık adına bu
iyiliği yapıyormuş ve oralara hizmet götüreceklermiş yaklaşımı sergiliyorlardı. Bu kabul edilecek şey
değildi. Bu katı ırkçılık, sömürme ve yok etme kültüründen başka bir şey değildi. Dünyanın ilk anti-
emperyalist savaşına önderlik etmiş Atatürk’ün ruhunun bu önyargılara isyan etmemesi olanaksızdı…

	 Osmanlı Devleti’ne batı dünyanın bakışı, Ortaçağ’daki Haçlı Seferleri’nden beri oluşan bir
algı üzerine oturuyordu. Bunun karşısında Osmanlı Devleti’ni kuran kurucu unsur, Türkler olduğu
halde, zaman içinde ümmetçi özellik öne çıktı. Hanedana bağlılık duygusu, giderek kuruluş yıllarında-
ki algının üzerine çıktı. Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devlet olmasına karşın; o zamana değin yapılan
çalışmalarda tarih ve dil olgusu, ulusal bir nitelik alamamıştı. Tarih, bir hanedanın ya da ümmetin
tarihi, dil de bir imparatorluğun dili olarak algılanıyor; “Türklük” kavramı; “etrak-ı bi idrak” deyimi
ile özdeşleşerek, hakir görülen, küçümsenen bir nitelik taşıyordu. Türk Tarihi, imparatorluk tarihi ve
hanedanın öyküleriyle oluşturulmuş tarih kitaplarında neredeyse boğulup kalmıştı. İmparatorluğun
son yüzyılında, çağın gelişmelerine de koşut olarak, önemli değişmeler gözlendi. İmparatorluk içinde
çıkan yeni kuşaklar, kavramlara daha farklı içerik vererek bakıyor; gelecek üzerine yeni öngörülerde
bulunuyorlardı. İkinci Meşrutiyet Hareketi ile birlikte Osmanlı Devleti’nde bir “Türkçülük” kavramı
öne çıkmaya başlamıştı. 1909 yılında kurulan Tarihi Osmani Encümeni bilimsel yöntemlere uygun
tarih çalışması yapılması amacıyla kurulmuştu. Bu kurum, sonradan ortaya çıkacak modern ulus tar-
ihçiliğinin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Encümen hem TOEM (Tarihi Osmani Encümeni Mec-
muası” adıyla bir dergi yayınlıyordu. Bu dergide, başta Ahmet Refik (Altınay) olmak üzere, yoğun bir
belge tanıtımı da yapılıyordu. Bu yeni tarih cemiyetinin başkanı Abdurrahman Şeref’ti. Encümen, bir
Osmanlı Tarihi yazma adına yola çıkmıştı. Amaçları, Osmanlı Vak’anüvisliğinin dışında, bilimsel bir
Osmanlı Tarihi çalışması yapmaktı. Bu çalışmanın ilk cildi yayınlandı. Gerek bu cilde ve gerekse mec-
muada yazılan yazılara bir gurup genç tarihçi, Fuat Köprülü önderliğinde yoğun bir eleştiri başlattılar..

	 Bu yeni akım, Osmanlılar öncesi dönemdeki Türk tarihinin araştırılmasına da yöneldi.
Danişmendler, Saltuklar, Artuklar gibi Türk kolları, bu araştırmaların konusunu oluşturuyordu. İlk baş-
ta Osmanlı ve Selçuklu Tarihi üzerine yapılan araştırmalarla ilerleyen çalışmalar; giderek Türkler’in
henüz Müslüman olmadıkları dönemlerin tarihini araştırma eğilimini de yanında getirdi. Dönemin
siyasal akımlarına koşut olarak; Osmanlı Devleti’nde özellikle Rusya’dan göç ederek gelmiş olan
aydınların öncülüğünde, canlı bir Türkçülük hareketi başladı. 1912 yılında Türk Ocakları kuruldu. Bu
derneğin bir de yayın organı vardı: Türk Yurdu… Önce Tarihi Osmani Encümeni’nin çalışmalarını
eleştirmeye başlamış olan aydınların önemli bir kısmı, bu ocağın aktif birer üyesi olarak, encümen
üzerine eleştirilerini daha da yoğunlaştırdılar. Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Fuat Köprülü, Ağaoğlu
Ahmet gibi Türk Kültürü’nün önemli aydınları, yaptıkları tarih çalışmalarıyla milli bir uyanışın da
parçası oluyorlardı. Önce, Tarihi Osmani Encümeni’ne karşılık olarak, Asar-ı İslamiye ve Milliye
Tetkik Encümeni adıyla bir kurul oluşturdular. 1915 yılında da Milli Tetebbular Mecmuası adıyla bir
dergi yayınlayarak, kendi tezlerini, eleştirilerini ve yaklaşımlarını ortaya koyabiliyorlardı. Altı sayı
çıkabilen bu dergi, modern Türk tarihçiliği adına tam bir yüz akıydı…

                                              25
   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31