Page 13 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 13

tarih çevresi

       ATATÜRK, ÇAĞDAŞLAŞMAK, DEVRİM VE CUMHURİYET

                                    Prof. Dr. Kemal ARI
                                                                                                                                                                                          •

	 20. yüzyıl, insanlığa; birçok farklı alanda değerli kişilikler, farklı kimlikler kazandırdı: Jules
Verne, bu yüzyılın başında ömrü son bulurken, romanlarında öngördüğü birçok icadın gerçekleşeceği
bir yüzyıl bırakıyordu ardında; denizaltılar, roketler, uzay araçları… Einstein bu yüzyılda “Einstein”
oldu; dünyanın en ünlü formülünü keşfetti: E=MC2… Hitler de bu yüzyılda var oldu; büyük adımlarla
ama büyük katliamlarla yazdı adını tarihe...
	
	 Atatürk de kuşkusuz, 20. yüzyılın en dikkat çekici kişiliklerinden birisidir. Bir devlet adamı ve
bir asker olarak, yaşadığı yüzyılın büyük felaketlerinin, yıkımlarının ve ölümlerinin ayırtındaydı: İn-
sanlığın artık savaşlardan bıktığını; barışa susadığını en iyi kavrayanlardan birisi de O’ydu. Hiç kuşku-
suz bu yüzden, devrinin siyasetçileri ve askerleri arasında, bir devlet kurucu olarak, “Yurtta Barış,
Dünyada Barış” ilkesini de, kurduğu devletin “Kuruluş İlkesi” olarak tanımlayabilecek tek Önder de
O oldu.

	 Oysa aynı yüzyılda; “Büyük Adam” olarak ortaya çıkan pek çok önemli kişilik, sırf kendi
düşünce sistematiğine dayanan görüşler egemen olsun diye, insanlığın büyük acılar yaşamasına göz
yumabildiler: Bir buyruklarıyla milyonları ölümlere sürüklediler; halkların acımasızca birbirlerini
boğazlamalarını kahramanlık ve cesaret olarak gördüler. Bunun için çırpınırlarken, yarattıkları kan
denizinden güç alıyorlardı adeta. Kendi yaşadıkları dönemlerde halklarının elleri üzerinde kahraman-
laştırılan bu tarihsel kişilikler, gün geldi; tarih sahnesinden kimi zaman gürültülü kalkışmalarla, kimi
zaman da sessiz sedasız çekilip gittiler. Bir tek Mustafa Kemal Atatürk geçmişten geleceği kucakla-
mayı başarabildi. O, ortaya koyduğu dünya görüşü, düşünceler ve eylemlerle insanlık âleminin önüne
yeni bir yol açtı. O, yolu düşünceleriyle gür bir şekilde aydınlattı. Yüzyılların dayattığı geri kalmışlık
ve umutsuzluk içinde bunalmış ulusların bir kısmı, bu aydınlık yoldan ilerlemeye çalıştılar; gidebil-
dikleri kadar bağımsızlık ve özgürlüklerine doğru yürüdüler. Böylelikle, O, insanlığın o gün için de,
gelecek için de umudu olmayı başardı…

	 Bunun nedeni neydi?

	 Nasıl bir süreç ve görüş, böylesine önemli sonuçlar doğurabildi?

                                               12
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18