Page 15 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 15
tarih çevresi
Ekseri hallerde ribat Bizanslıların hudutlarında yaptıkları gibi, yalnız bir gözetleme kulesi ile küçük
bir müstahkem mevkiden ibaret idi. Yalnız Maverâunnehir’de 10.000 ribat bulunduğu ifadesini ve
eski coğrafyacıların bunların çokluğu hakkındaki kayıtlarını ancak bu süratle izah edebiliriz. Deniz
hudutları çok sayıda böyle ribatlar ile dolu idi. Bütün Filistin ve şimâli Afrika sahilleri boyunca bunlar
mevcut idi”. 29 Biri birlerini görebilecek belirli uzaklıklarda kurulan, “bu ribatların içinde veya dışında
bulunan ateş kuleleri vasıtası ile, İskenderiye’den Septe’ye kadar bir gecede haber verildiği hakkındaki
ifade bir az mübalegalı olsa bile, böyle bir çabuk haberleşme usulünün varlığı anlaşılabilir. Feneri ribat
olarak kullanılmış gibi görünen İskenderiye’nin zikredilmesi de dikkate değer. İspanya sahillerinde
ve aynı şekilde Hıristiyan krallıklarına bakan kara hudutlarında da bilhassa cihadların şiddetlendiği
Murabutlar zamanında ribatlar var idi.30 Kuzey Afrika’nın Akdeniz sahili boyunca Mısır’ın İskendir-
eye limanından Cebelitarık Boğazı girişindeki Septe bazı kaynaklarda Ceuta’ya kadar bütün bir sahil
boyunca yaklaşık 4591 km sıralanan ribatlar ile İslam ülkelerinin hem deniz hem de kara hudutları bir
muharebe ağı ile örülmüştü.
M.Fuad Köprülü, yeni bir yorum getirerek, “bu ribatların içinde veya dışında ateş kuleleri vasıtasıyla,
düşmanın herhangi bir hareketi derhal bütün İslam memleketlerine bildiriyordu. İskenderiye’den Ceu-
ta’ya kadar bir gecede bu kuleler vasıtası ile haber verilebildiği hakkındaki ifade biraz mübalağalı olsa
bile, böyle bir “süratli haberleşme sistemi”’nin mevcudiyeti muhakkaktır. Kaşgarlı Mahmud’un ifade-
si beşinci asırda İslam dünyasının Uzak Şark Hudut bekçisi demek olan Karahanlılar’da da bu ateş
kulelerinin bulunduğunu anlatmaktadır. Bu umumi izah, ribat müessesesinin ilk asırlardaki dini-askeri
mahiyetini aydınlatmaya kafidir” 31 demektedir.
I.VII. Şehirleşme Fonksiyonu
Kervansarayların bir diğer fonksiyonu da Örtaçağ Türk ve İslam dünyasında şehirleşmeye ve şehir
mimari dokusunun oluşumuna olan katkılarıdır. Çünkü, kervanların geçtiği kasabalar gibi konakladığı
kervansarayların civarı da küçük bir ticaret merkezi haline gelirdi. XIII üncü asırda Suriye, Irak, Şarki
Anadolu ve Ermenistan’dan Kayseri, Sivas istikametinde ilerleyen yolların kavşağında bulunan Kara-
tay Kervansarayı civarı da böyle bir merkez idi. Kervansarayın inşasından sekiz sene sonra orada on
beş dükkan ve kira getiren evlerin bulunması bu ticari faaliyet hakkında bize bir fikir verebilir.
Bir kervansarayın bulunduğu yerin çevresinde önce dahili sonra da kervansaray surlarının dışına taşan
bir sosyo-ekonomik hayat şekillenmeye başlıyordu.
Mesela; “Tokat ve Zile arasında, Sivas’dan Karadeniz limanlarına giden büyük yol üzerinde bulunan
Pazar hanı ile Azine Pazar hanı gibi hanların isimleriyle buralarda birtakım Pazar (panayır)ların ve
bunun neticesi olarak da bazı kasabaların meydana geldiği bilinmektedir.
Evliya Çelebi, “Azine pazarının kaza olduğunu ve orada mamur bir han olduğunu söyler.” 32 Yine
onun Sivas’ın bir menzil şimalinde Sivas Yenişehri hakkında verdiği malumat, yukarıda kaydettiğimiz
yeni hanın yerinde vücut bulması dolayısıyla zikre şayandır. Bin haneli güzel bir Müslüman şehri
olduğunu, bir camii, iki mescidi, bir hamamı, bir mekteb-i sibyanı ve taştan muazzam bir hanı bulun-
duğunu, kervansarayın yüz tavla at aldığını, hanın önünde yolun her iki tarafında elli dükkan mevcut
olduğunu, Sivas’la Tokat arasında bir menzil olduğundan günden güne büyüdüğünü, çarşı ve hanın iki
başında kale kapısı gibi büyük kapıları bulunduğunu zikrettikten sonra, eskiden korkulu ve derbent yer
olması dolayısıyla hala burada oturan halkın örfi vergilerden muaf olduğunu söyler.33
17