Page 66 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 66
tarih çevresi
kavramlaştırır. Tanrı, evren ve insan hakkında her bir ferdin bilmesi gereken şeyler görüş ve inanç birliğini
sağlarken, yapılması gereken müşterek eylemler de ahlak ve ibadetlerde birliği sağlar. Bu nedenle, bir toplumda
ortaya çıkan görüş ve davranış farklılığı, kötülük belirtisi ve sosyo-politik hastalık olarak nitelendirilmiştir.
Dolayısıyla erdemli toplumda hem bilinmesi gereken şeylerde hem de yapılması gereken şeylerde tam bir
ortaklık ve dolayısıyla tam bir uyum bulunmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse; erdemli toplumun her bir
ferdinin, kainattaki işleyişin tam bir inayet, hikmet ve adalet üzere gerçekleştiğini ve bu işleyişte asla bir
noksanlığın, haksızlığın ve adaletsizliğin bulunamayacağını, ya tasavvur yoluyla veya tahayyül yoluyla bilmesi
gerekir. Dolayısıyla evrendeki işleyiş konusunda bundan farklı tasavvurlara veya inançlara sahip olan insanlar,
erdemli toplumun parçası olamazlar.
Fârâbî’ye göre, erdemli toplumda parça-bütün ilişkisini sağlayan ve toplumun farklı sosyal, siyasal ve
iktisadi mertebeleri arasında uyum ve bağlılığı temin şey, sevgi, onu bir arada tutan ve sürekli kılan şey ise
adalet ve adalete dayalı fiillerdir. Fârâbî’ye göre sevgi, ya ebeveyn ile çocuklar arasındaki ilişkide olduğu gibi,
tabii ya da fazilette ortaklık, yarar sağlama ve haz elde etme gibi iradeye dayalı şeylerde olduğu gibi, iradi olur,
yani iradi şeylerin sonucu olarak ortaya çıkar. Adalet de, sevgiye tabidir. Erdemli toplumda sevgi önce fazilette
ortaklıktan dolayı var olur ve bu ortaklık da görüş ve fiiller çerçevesinde oluşan ortaklığa dayanır. Erdemli
toplum halkının tamamının, Tanrı, evren, insan ve mutluluğun mahiyetine dair konularda görüş birliği içerisinde
olmaları gerektiği gibi, mutluluğa götüren fiilleri de tam bir uyum içerisinde yapmaları gerekir. Böylece erdemli
toplum halkı görüş birliği içinde birbirlerini mutluluğa sevk eden fiilleri yaparlar ve bu şekilde aralarında
karşılıklı bir sevgi oluşur. Aynı şekilde ortak bir mekanda yaşıyor olmaları sebebiyle bir birlerine fayda temin
ederler ve bundan da yarara dayalı sevgi hasıl olur. Yine, fazilette ortak olmaları ve bir birlerine yararlı olmaları
neticesinde aralarında haz verici bir ilişki doğar ve bundan da hazza dayalı sevgi ortaya çıkar. Erdemli toplumda
uyum ve bağlılık bu şekilde her üç bakımdan da sevgiye dayalı olarak sağlam bir yapı kazanmış olur29.
Fârâbî’nin erdemli dediği toplum, bugün anlaşıldığı anlamda, insani erdemi saf dışı bırakarak dileyene
dilediği gibi davranma imkanı veren, insanlar arasındaki niteliksel farklılıkları göz ardı edip herkesin tam olarak
eşit ve mutlak anlamda özgür olduğunu varsayan, hiçbir otorite kabul etmeyen ve belli bir ahlaki standarda
sahip olmayan anlayışlara bütünüyle kapalıdır30. Bu toplum, ideal düzeyde, insanın metafizik özüyle çelişen
görüşleri ve erdem temeline dayanmayan davranış biçimlerini toplumsal uyuma halel getiren bozucu ve yıkıcı
unsurlar olarak görür ve dışlar. İnsanın metafizik gayesini her daim merkeze yerleştiren bu görüş, maddeye ve
dünyaya yönelen, geçici şeyleri amaç edinen ve bunlar için “savaş”ı, “kan dökme”yi, katliamı ve
“köleleştirme”yi meşru gören31, kültürü ve medeniyeti tahrip etmekten çekinmeyen bütün politikaları geçersiz
sayar ve bunların sahiplerini cehaletle32, hakikatten bîhaber olmakla nitelendirir.
Fârâbî, akla ve hikmete değil de, hevaya ve iştihaya dayanan ve menkul-gayri menkul mal biriktirmeyi,
29 Fârâbî, Fusulu’l-Medeni, s. 140-141
30 Demokratik toplum eleştirisi için bkz., Fârâbî, es-Siyasetu’l-Medeniyye, s. 99
31 Fârâbî, es-Siyasetu’l-Medeniyye, s. 94
32 Cahili toplumların eleştirisi için bkz., Fârâbî, es-Siyasetu’l-Medeniyye, s. 87 vd.
65