Page 42 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 42

tarih çevresi

Amasya’da medfun Şerefeddin Hamza adlı birinin oğludur. Soyu anne cihetinden Sühreverdiyye tari-
katının kurucusu Şehabeddin Sühreverdî’ye (ö. 632/1234), baba tarafından ise ikinci İslâm halifesi Hazreti
Ebubekir’e dayanır 6. Şemseddin Muhammed 799/1396-97 yılında ailesiyle birlikte Anadolu’ya gelerek
Amasya’ya bağlı Kavak nahiyesine yerleşti. İlk eğitimini babasından aldı ve yedi yaşında Kur’an’ı hıfzetti.
Başlangıçta zahirî ilimlerle ilgilendi, muhtemelen resmî tedrisini Amasya veya Osmancık’ta sürdürdü,
daha sonra da Osmancık’taki medreseye müderris olarak atandı7 . Bu arada tıp ilmiyle ilgilendi, bedenî ve
ruhî alanlarda kendini yetiştirdi, eserler kaleme aldı. Bu ilmi kimlerden öğrendiği bilinmemekle birlikte
yazmış olduğu eserlerden, okuduğu ve kaynak olarak kullandığı kitaplar tespit edilebilmektedir.

         Daha sonraki hayatı menkıbelere boğulmuş olan Akşemseddin 20’li yaşlarda tasavvufa merak sardı
ve mürşit arayışına başladı. Hatta kendine iyi bir mürşit bulabilmek umuduyla bir ara İran ve Maveraünne-
hir taraflarına seyahate çıktıysa da umduğunu bulamadan geri döndü. Bazı sûfîler tarafından Hacı Bayram-ı
Velî’nin (ö. 1430) hizmetine girmesi telkin edilince Ankara’ya gitti. Ancak Hacı Bayram dervişlerinin davul
zurna ile çarşı pazarda dolaşmasından, halktan para toplamalarından hoşlanmadı ve belki de müderrislik
gururuna yakıştıramadığından onlara yaklaşmadı8 . Akşemseddin, Hacı Bayram’ın bunları yaptırmasın-
dan amacının fakir ve muhtaçlar ile mahpusların ihtiyaçlarını görmek, borçluların borçlarını eda etmek
olduğunu daha sonra anlayacaktır. Menâkıbnâme ve ondan nakledenlere göre güya bu olayın da etkisiyle
840/1436-1437 yılında şöhreti Anadolu’ya yayılmış olan Şeyh Zeynüddin-i Hâfî tarafına meyletti ve ona
bağlanmak için Halep’e gitti. Ancak rüyasında boynundaki zincirin bir ucunun Ankara’da Hacı Bayram’ın
elinde olduğunu görünce, kendi irşadının Ankara’da gerçekleşeceğini düşünerek Osmancık üzerinden
tekrar Ankara’ya geldi. Ancak bu seyahatin kronolojik olarak mümkün olmadığını belirtmek gerekir. Zira
Hacı Bayram 1430’da vefat etmiş ve Akşemseddin onun makamına geçmiştir. Yani Akşeyh doğrudan buna
bağlanmış ve Zeyneddin Hâfî (ö. 1445) ile hiç görüşmemiş olmalıdır. Zaten Akşeyh’in Def‘u Matâin adlı
eserinde onu açıkça eleştirmesi de bunun kanıtı olarak kabul edilebilir. Eseri yayımlayan Ali İhsan Yurd
bu Zeyneddin Hâfî anekdotunun Menâkıbnâme’ye girmesini Osmanlı topraklarında yaygın bir tarikat olan
Zeynîliği tezkiye amacına yönelik olduğunu belirtir 9.

         Akşemseddin Hacı Bayram’ın yanına, onun müritleriyle bir tarlada “imece usulüyle” burçak
biçerken vardı 10. Ancak Hacı Bayram onu görünce iltifat etmeyip sadece göz ucuyla bakmakla yetinmiş-
ti. Akşemseddin de orak biçmeye başladı. Bir süre sonra yemek hazırlıkları başlamış, sofralar kurulmuş,
teknelerle yoğurt ve buğday aşı gelmiş, yemeği bizzat Hacı Bayram dağıtmıştı. Bu arada orada bulunan
köpeklere de hisselerini veren şeyh, Akşemseddin’i yemeğe davet etmemişti. Bunun üzerine Akşemsed-
din’in köpeklere verilen yemek kâsesinden yemeğe başlaması Hacı Bayram’ı etkilemiş ve: “Hay Köse beni
yaktın, berü gel ki bizi tamâm aldın”, Âlî’deki ifadeyle ise: “Bana yakın gel ey Köseç ki kalbimde yer et-
tin” diyerek kendi yanına çağırmış, hatta devamla “Zencirle gelen mihmânın riâyeti ancak bu mikdâr olur”
sözünü eklemiştir11 .

   6 Kısa bir şeceresi için bk. Lâmiî Çelebi (Uludağ - Kara), s. 796; Menâkıbnâme (Yurd – Kaçalin), s. 190.
   7 Müderris olabilmek için başta sarf nahiv olmak üzere standart bazı eserlerin okunması gerektiğinden Akşemseddin’in de bunları tedris ettiği
   anlaşılmaktadır (Detay için Cahid Baltacı, “Akşemseddin ve Yetiştiği İlim Çevresi”, Akşemseddin Sempozyumu Bildirileri, Ankara [1990],
   s. 22-24; a. mlf., Osmanlı Medreseleri, İstanbul 2005, I, 241-242.
   8 Lâmiî Çelebi, babasından naklen Hacı Bayram-ı Velî’nin, nefsini kırmak için zaman zaman dilencilik yaptığından söz eder (s. 796).
   9 Ali İhsan Yurd, Fatih’in Hocası Akşemseddin, s. XLVII – L; Mustafa Uzun, “Akşemseddin Hayatı, Eserleri Hakkında Bazı Meseleler”,
   10 Akşemseddin Sempozyumu Bildirileri, s. 8.
   11 Lâmiî Çelebi, s. s. 799; Koca Hüseyin, Bedâyiü’l-vekayi (haz. A. S. Tveritinova), Moskova 1961 II, vr. 301a-303b.

     Menâkıb (Yurd-Kaçalin), s. 130; Künhü’l-ahbâr (Şentürk), s. 226.

                                                 42
   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47