Page 37 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 37

tarih çevresi

güçsüzdü. Fransa kralı VII. Charles da hemen tamamen aynı durumdaydı. İngiltere ile yaptığı uzun ve
yıpratıcı Yüzyıl Savaşları Fransa’yı çökertmişti. İngiltere ise öteki Avrupa devletlerinden farklı değildi.
O da yıpranmış haldeydi ve bir süredir Çifte Gül iç savaşı ile boğuşuyordu. İspanya'daki Aragon Kralı
V. Alfonso ise düzenlenecek Haçlı seferinin başına geçmek emelinde idiyse de çok yaşlıydı ve sadece
İtalya'daki üstünlüğüyle yetinmek zorunda kalmıştı. Türkler’le savaşmak isteyen sadece Macaristan
krallığı idi. Ancak o da tek başına bir şey yapacak güçte değildi. Bu ikiliye Sırbistan’dan kaçan Yorgi
Brankoviç de katılmış, ancak bu girişimler fiiliyata dönüşemeden sönüp gitmiştir. Zaten öteden beri
Napoli ile aralarında rekabet bulunan Venedik Osmanlı Devleti’yle 1454 yılında bir ticaret antlaşması
yapmış ve muhtemel Haçlı bloğuyla bağlantısını kesmişti. Nikola’nın 1455’te ölümünden sonra yerine
geçen Papa III. Kalikst de Osmanlılar’a karşı bir birlik oluşturmaya çalışmış, hatta Ege Denizi’ne bir
donanma gönderilmesini sağlamışsa da bu faaliyetten de kalıcı başarı elde edilememiştir. Bu bakım-
dan İstanbul'un fethi Batı'da sadece korku ve şaşkınlık meydana getirmiş, kiliselerde çanlar çalınarak
yas tutmaktan başka bir şey yapılamamıştır. Batı dünyasındaki bu ümitsizlik güya Türkler’in, Roma
ve Yunanların Troya’ya karşı yaptıkları vahşetin intikamını almak için yola çıktıkları şeklinde bir
efsanenin de doğmasına sebep olmuştur 7. Batıda bu gelişmeler yaşanırken Osmanlı padişahı siyasi
amaçlı olarak bir süre önce Katolik mezhebiyle birleşen Ortodoksluğu ihya ederek Doğu Hıristiyan-
lığını himaye etmiş, böylece uzun süredir kiliseleri birleştirme çabalarına son vermiştir. Bunun tabii
sonucu olarak da Avrupa Ortodoksluğu idare bakımından Osmanlı’ya bağlanmıştır. Bu arada Galata
Cenevizlerine verilen bir amanname ile burası da güvence altına alınmıştır 8.

                                                    Doğu dünyası

         İstanbul’un fethi İslâm dünyasında genelde sevinçlerle karşılanmıştır. Kahire’de Abbasî hal-
ifesinin emriyle camilerde Türk şehitlerinin ruhlarına dualar edilmiş, başta Kahire olmak üzere, öteki
büyük Mısır şehirlerinde donanma şenlikleri yapılmıştır. Memlük sultanı Osmanlı padişahına elçiler
göndererek tebriklerini bildirmiştir. Güney Hindistan’daki Behmenî Hükümdarı II. Alâeddin Ahmed
de gönderdiği elçilerle tebriklerini sunmuştur.

         Orta Anadolu’da ve ötesinde Candar/İsfendiyaroğulları, Karamanoğulları, Memlük Sultan-
lığına tabi Dulkadıroğulları, daha doğuda ise Karakoyunlular hüküm sürmekteydi. İstanbul’un fethi
başlangıçta bu beylikler üzerinde, özellikle de kamuoyunda sevinçle karşılanmış olmalıdır. Ancak baş-
ta Karamanoğulları olmak üzere idarî kadroda içten içe de olsa buruk bir tedirginlik yarattığı söylen-
melidir. Gerçekten Karamanoğlu İbrahim Bey daha kuşatma hazırlıkları sırasında Venedik Cumhuri-
yetiyle anlaşma yapmış, fetih sonrasında ise Sultan Mehmed’i Memlük sultanına şikâyet etmişti.
Nitekim korktuğu başına gelmiş Karaman toprakları bir süre için Osmanlıların eline geçmiştir.

                            Fatih’in Mektupları: Beşaretnâmeler/Fetihnâmeler

         Fatih Sultan Mehmed eski geleneğe bağlı olarak civar dost hükümdarlara fetihnâmeler gön-
derdi. Memlük Sultanı Seyfeddin İnal/Aynal, Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah ve Mekke emîri de
bunlar arasındaydı. Şüphesiz bunların en önemlisi İslâm hilafetinin merkezi konumunda olan Memlük
Sultanlığında fetih haberinin nasıl karşılanacağı önemliydi. Fatih Sultan Mehmed adına Molla Gürânî
eliyle yazılan mektupta mealen şöyle denilmektedir:

7 Erhan Afyoncu, Truva’nın İntikamı, İstanbul 2018; F. Emecen, Fetih ve Kıyamet, s. 345.
8 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Ankara 1995, II, 1 vd.

                                              37
   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42