Page 41 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 41

tarih çevresi

                     "İstanbul Fethinin Manevi Mimarı Olarak
                                     AKŞEMSEDDİN"

                              Prof. Dr. Abdülkadir ÖZCAN*

         Dünya tarihinde derin izler bırakmış büyük cihangirlerin arkasında hep mana büyükleri yer
almıştır. Bu ruh mimarlarından yoksun olanların icraatları geçici bir istiladan öteye geçmemiş, kurduk-
ları devletler ya parçalanmış ya da sadece kendi ömürleri kadar kısa olmuştur.

         Daha kuruluşundan itibaren Osmanlı padişahları mana büyüklerine saygı göstermişlerdir. Şeyh
Edebali’nin Osman Gazi üzerindeki nüfuzu, Emir Sultan’ın Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed ve II.
Murad’a hükümdarlık alâmeti olarak kılıç kuşatması, nihayet II. Mehmed’in Akşemseddin tarafından
manen terbiye edilmesi bunun en çarpıcı örnekleridir. Bu madde ve mana beraberliği daha sonraki
dönemlerde Osmanlılarda “padişah hocalığı” veya “hünkâr şeyhliği” şeklinde devam etmiştir.

         Biz burada XV. asrın büyük mutasavvıfı, âlimi ve tabibi Akşemseddin’den söz etmek istiy-
oruz. Onun menkıbevi hayatı birçok biyografik eserde nakledilirse de en detaylı malumat Göynüklü
olup orada kadılık yapan Emîr Hüseyin Enîsî’nin Menâkıb-ı Akşemseddin’inde yer alır ve bu eser daha
sonra yazılanlara kaynaklık eder1 . Enîsî hakkında bilgimiz çok azdır. Menâkıb’ını yaşlı yöre halkın-
dan, bu arada Akşemseddin’in küçük oğlu Hamdi Efendi’den dinlediklerine dayanarak yazmış olması
kuvvetle muhtemeldir. Lâmiî Çelebi (ö. 1532) ise Abdurrahman Câmî’nin Farsça Nefehâtü’l-Üns ter-
cümesinde Amasya valiliği sırasında şehzade Bayezid’e imamlık yapan Amasyalı (=İmam) Ali’nin
2 Hacı Bayram müridi olan babasından ve İbn Kemal’den naklen hayatı hakkında bazı bilgiler verir
3. Biz bu çalışmamızda gerek Menâkıb’da gerekse Tercüme-i Nefehât’ta verilen malumatı çağdaş ve
muahhar kaynaklar ile karşılaştırarak yeni bir Akşemseddin biyografisi sunmaya çalışacağız.

                                            İlk Eğitimi ve Müderrisliği

         Asıl adı Şemseddin Muhammed olan Akşemseddin 792/1390 yılında Şam’da dünyaya geldi.
Kesret-i riyâzet sonucu saçı sakalı ağarmış olmasından dolayı Akşemseddin veya Akşeyh4, sakalının
çok az olmasından dolayı da “Köse, Köseç” lakaplarıyla anılır. “Kurtboğan” lakabıyla anılan 5 ve

* Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğr. Üyesi
1 İlk neşri Ali İhsan Yurd tarafından 1972’de yapılan eser, daha sonra Mustafa Kaçalin tarafından düzeltme ve eklemelerle yeniden yayım-
lanmış (1994), son olarak da M. Zahit Başer ve Metin Çelik tarafından Aydınlanma Risalesi adıyla neşredilmiştir (2015).
2 Hayatı için bk. Mecdî Mehmed Efendi, Hadâiku’ş-Şakaik (Şakaik-ı Nu’maniye ve Zeyilleri içinde haz. Abdülkadir Özcan), İstanbul 1989,
s. 323.
3 Lâmiî Çelebi, Tercüme-i Nefehâtü’l-Üns (Evliya Menkıbeleri adıyla haz. Süleyman Uludağ - Mustafa Kara), İstanbul 1995, s. 796-799.
4 Emir Hüseyin Enîsî, Menâkıb-ı Akşemseddin (Akşemseddin Hayatı ve Eserleri içinde, haz. Ali İhsan Yurd – Mustafa Kaçalin), İstanbul
1994, s. 134.
5 Menkıbeye göre defnedildikten sonra kabrini açmaya çalışan kurdu (=sırtlan) bir keramet eseri olarak elini dışarı çıkarıp boğarak öldürme-
sinden sonra Hamza Efendi bu lakapla anılır olmuştur (Enîsî, Yurd – Kaçalin neşri, s. 130; Âlî Mustafa, Gelibolulu, Künhü’l-ahbâr Fatih

41Sultan Mehmed Devri M. Hüdai Şentürk neşri), Ankara 2003, s. 226.
   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46