Page 33 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 33
tarih çevresi
"FETHİN YANKILARINA DAİR BİRKAÇ SÖZ"
Prof. Dr. Abdülkadir Özcan
Marmaray inşaatı sırasındaki kazılarla kuruluşu milattan önce 8000’li yıllara uzanan İstan-
bul, coğrafî mevkii, ekonomik ve stratejik önemi ile tarih boyunca sürekli saldırılara ve muhasaralara
maruz kalmıştır. Âdeta tek başına bir imparatorluk olan bu güzel şehir Karadeniz ve Akdeniz boğa-
zlarına hâkim durumdadır. Bulunduğu yer itibariyle zaptının zor, savunmasının kolay olması, defalar-
ca yapılan kuşatma ve ablukaların sonuçsuz kalmasının başlıca sebebi olmuştur. Kıtalar arası kara ve
deniz yollarının kavşak noktasında bulunan şehrin, kuruluşundan itibaren başkent olması ise bir başka
özelliğidir. İslamiyet’ten önce çeşitli kavimler, bu arada Türkler tarafından defalarca kuşatılan şehir,
1204 yılındaki Haçlı seferi sırasında Katolik Latin istilâsına uğramış, yarım asır kadar çok büyük tahri-
bata maruz kalmıştır.
Türkler’in Kızıl Elma’sı
İslâm'ın zuhurundan itibaren müslümanlar için alınması bir ideal olan şehir Kur’ân’da "Belde-
tün Tayyibetün" (güzel belde) ifadesine de uygun düşmekte 1, hatta bu ibare ebced hesabıyla İstanbul'un
fethi tarihi olan Hicrî 857 (Milâdî 1453) yılına tekabül etmektedir. Ayrıca Hazreti Peygamberin müj-
deli sözleriyle de hedef gösterilmektedir 2. İşte "Ne güzel ne mutlu!" övgüsüne mazhar olabilmek için
daha Hazreti Osman zamanında başlayan girişimler, Hazreti Muaviye zamanında fiiliyata dönüşmüş,
bu halifenin oğlu Yezid kumandasındaki İslâm orduları İstanbul surlarının önüne gelmişlerdir (670).
Şehrin manevi sahibi durumunda olan Hazreti Eyyûb el-Ensârî’nin o sırada şehit olduğu ve surların
önünde defnedildiği malumdur. Daha sonraki yıllarda Emevîler ve Abbasîler dönemlerinde de İslâm
ordularının kuşatmalarıyla karşılaşan İstanbul, XI. yüzyıldan itibaren İslâmiyet’in bayraktarlığını üs-
tlenen müslüman Türkler’in Kızıl Elma’sı olmuştur. 1071 Malazgirt zaferinden kısa süre sonra Selçuk-
lu Türkleri Boğaziçi sahillerinde görülmüşler, hatta İznik merkezli bir devlet kurmuşlar, ancak Anado-
lu’daki bu hızlı fütuhat Batı dünyasının ard arda Haçlı seferleri düzenlemelerine yol açmış, böylece
Türkler geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Haçlı kalıntılarının temizlenmesinden sonra Anadolu bu
kez Moğol istilâsına maruz kalmış, Selçuklu Devleti’nin yıkılmasının ardından gazâ geleneğine uç
boylarındaki yani Bizans sınırındaki Türkmen beylikleri sahip çıkmışlardır.
1 Sebe Suresi, âyet: 15.
2 Birçok hadis kitabında yer alan "İstanbul elbette fetholunacaktır. Onu fetheden emîr ne giizel emîr ve o asker ne güzel askerdir" mealindeki
ünlü hadîs-i şerîf XV ve XVI. yüzyıl tarihçilerinden Neşrî, İdrîs-i Bitlîsî ve Gelibolulu Mustafa Âlî’nin eserlerinde küçük bazı ifade farkıyla
zikredilmişse de, fetih sonrası Osmanlı padişahının gönderdiği beşaret mektuplarında sadece, “Onlar kılıçlarını zeytin ağaçlarına asmış
oldukları halde ganimetleri bölüşürlerken Kostantaniye’yi fethederler” mealindeki hadise yer verilmiştir (İdris Bostan, “Osmanlı Kaynak-
larında Fetih Hadisi”, Derin Tarih, sayı 86 (Mayıs 2019), s. 74-77).
33