Page 35 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 35

tarih çevresi

bir yandan getirilen ailelerin iskânıyla ülkenin ve Anadolu'nun âdeta bir mozayiği olmuştur. Büyük ve
Küçük Karaman, Dıraman, Yeni Bosna, Çarşamba ve Aksaray gibi İstanbul'un bazı semtleri, isimleriyle
hâlâ bu iskânın hatırlarını yaşatmaktadır. İstanbul'un fethinin Türk tarihindeki en önemli manevî sonucu,
II. Mehmed'in ve ordusunun Peygamber senasına mazhar olmalarıdır. Türkler'in Avrupa'daki varlığının
sağlamlaşması ve müteakip fetihlerin kalıcı olması yine İstanbul'un alınmasından sonra gerçekleşmiştir.
Fethin sembolü olan Ayasofya'nın camiye çevrilerek ilk Cuma Namazı’nın burada kılınması, İslâmiyet'in
Doğu Hıristiyanlığı karşısındaki kesin zaferinin sembolü olmuştur.

                                          O dönem Doğu ve Batı coğrafyası

         İstanbul’un fethinin sonrasında eski dünya coğrafyasının durumu şu şekilde idi: Kuzeybatı Anado-
lu’da Candaroğulları, Kuzeydoğuda Trabzon-Rum İmparatorluğu, Doğu’da İran merkezli Moğol ve
Timurlu bakiyeleri, Güney Azerbaycan, kısmen İran ve Irak’ta Karakoyunlu, Diyarbekir ve dolaylarında
ise Akkoyunlu Türkmen devletleri bulunuyordu. Orta Anadolu’da Karamanlı Beyliği, Maraş ve Elbistan
taraflarında Memlük Sultanlığı’na bağlı Dulkadırlı Türkmen devleti, Adana-Tarsus ve Çukurova civarında
Ramazan Oğulları Türkmen beyliği; Mısır, Suriye ve Hicaz’ı da içine alan mıntıkalarda ise Kahire merkezli
Memlük Sultanlığı hüküm sürüyordu. Kuzey Afrika’da Tunus ve civarında Benî Hafs, Cezayir’in batısında
Benî Zeyan, doğusunda Benî Merin devletleri varlıklarını sürdürüyordu. Avrupa’nın güneydoğusunda ve
Balkanlar yöresinde Bosna Krallığı ile Sırp, Eflak ve Boğdan prenslikleri; Arnavutluk’ta İskender Bey’in
hükümeti bulunuyordu. Bunlardan Sırp ve Eflak prenslikleri Osmanlı Devleti’nin vasalı konumunda idiler.
Doğu ve Kuzeydoğu Avrupa’da, Karadeniz’in kuzeyinde Altınordu Devleti’nin parçalanmasından sonra
1441 yılında Kırım Hanlığı kurulmuştu. Orta Avrupa Lehistan, Bohemya, Macaristan ve Mukaddes Ro-
ma-Cermen İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altında idi. Kuzey Avrupa’da Danimarka ve İsveç krallıkları,
Batı Avrupa’da İngiltere ve Fransa devletleri; Güneybatıda İberik Yarımadası’nda Portekiz, Aragon, Kastil
ve Navar krallıkları ile bunların baskısı altındaki Endülüs bakiyesi Benî Ahmer İslâm Devleti hüküm
sürüyordu. Avrupa’nın güneyinde İtalya Yarımadası’nda Milan, Floransa, Papalık, Napoli ve Sicilya ile
Venedik ve Cenova (Ceneviz) şehir devletleri varlıklarını sürdürüyordu. Son iki devletin Akdeniz, Ege ve
Karadeniz’de ticarî kolonileri vardı.

         Karamanoğulları ile 1451’de bir antlaşma yapılmış ve bu beylik vergiye bağlanmıştı. Doğuda Ak-
koyunlu ve Karakoyunlular arasındaki siyasî rekabet devam ediyordu. Memlük Sultanlığı ile Osmanlı Dev-
leti arasında görünürde iyi münasebetler vardı. Osmanlı padişahları üstün deniz gücüne sahip Venedik ve
Ceneviz cumhuriyetlerini karşılarına almayacak bir siyaset izliyorlar; onlara bazı ticarî imtiyazlar verme-
kten geri durmuyorlar; özellikle Venedik-Napoli rekabetinden yararlanmak istiyorlardı. Yüzyıl Savaşların-
dan yeni çıkan Fransa ve İngiltere pek yorgun halde idi. Üstelik İngiltere’de bu defa Çifte Gül iç savaşı
patlak vermişti. Bir süre önce İskandinav devletleri arasında yapılan Kalmar İttihadı bozulmuş, İsveç ile
Danimarka arasında savaş devam ediyordu. Birbirleriyle rekabet halinde olan İtalya şehir devletlerinden
özellikle Venedik Cumhuriyeti ile Sicil krallıkları arasındaki mücadeleler şiddetlenmişti. Bunların her biri
Arnavut Prensi İskender Bey’in desteğini almak istiyordu. Macaristan ise kral naibi Jan Hunyad’ın ida-
resinde idi.

                                                 35
   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40