Page 30 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 30

tarih çevresi

         Daha sonra Edirne’ye dönerek bütün zamanını İstanbul’un fethine ayıran genç padişahın bu gi-
rişimleri planlı fetihlerinin en önemli merhalesiydi ve kendini ispatlaması bakımından büyük önem taşıyor-
du. Fethin safahatı üzerinde durmak istemiyorum. Avrupa henüz derebeylik ve site devletleri dönemlerini
yaşarken genç Osmanlı padişahının başarı grafiğini çizmeye çalışıyorum. Yaptığı anlaşmalarla doğuda ve
batıda ülke sınırlarını güvenceye alan Sultan Mehmed önce merkez ordusu üzerinde yaptığı tensikatla onu
güçlendirmiş ve biraz önce dediğim gibi doğrudan kendisine bağlamıştır. Bunun en önemli göstergesi ise
daha önceleri saraya bağlı olan sekbanları Yeniçeri ocağına katması ve yeniçeri ağalıklarına da sekban-
başıların getirilmesi olmuştur. Zira Sultan Mehmed Batı dünyasının korkulu rüyası olan bu çelik kuvvetin
Çandarlı Halil Paşa’nın elinde ne büyük işler yapabildiğini gayet iyi biliyordu.

         Murad Hüdavendigar zamanında Selçuklu ikta sisteminin modernizasyonuyla oluşturulan timarlı
sipahiler ise gittikçe güçlenmekte idi. İstanbul kuşatması için Edirne’de hazırlanan toplarla bizzat ilgilenen
II. Mehmed’in bunların balistik hesaplarını bizzat yaptığı malumdur. Bilindiği gibi balistik, top mermisinin
gelişigüzel değil barut gazının basıncı ile fırlayıp hedefe varıncaya kadar havadaki hareketini inceleyen
bilimdir. O zamana kadar görülmemiş büyüklükte dökülen topların gülleleri de o nispette idi. Bunların
İstanbul’a nakli ise bir başka teknolojiyi gerektiriyordu. Osmanlı merkez asker ocaklarından biri de top
arabacılarıdır. Bunun kuruluş tarihi belli olmamakla birlikte İstanbul’un fethinden sonra yapılandırıldığı
kabul edilmektedir. Zira büyük topların nakli tekerlekli arabalarla yapıldığına göre, bu teknolojide de belli
bir mesafe alındığı söylenebilir. Surların önüne yerleştirilen topların bu çift katlı muhkem duvarlarda gedik
açabilmesi için sürekli nokta hedefi yapılması gerekiyordu. Bunda başarılı olunması Osmanlı top tekno-
lojisindeki seviyenin iyi bir göstergesidir, II. Mehmed bu kuşatma sırasında ilk defa Galata sırtlarından
görmeden atış yapabilen havan topları da kullanmıştır.

         Etrafı su dolu geniş ve derin bir hendekle çevrili yüksek surların üzerinden atış yapabilen savaş
makinelerinden ise özellikle Bizans tarihçileri söz eder. Bir süre başarıyla kullanılan bu tekerlekli kulelerin
ünlü Rum ateşiyle yakıldığı malumdur. Babası zamanından beri varlığı bilinen Osman lağımcıları ise ilk
etkili faaliyetlerini surların altında göstermişler ve çok geçmeden de organize birlik haline gelmişlerdir.
Bilindiği gibi henüz kuruluş döneminde olan ve küçük gemilerden oluşan Osmanlı donanmasının 20 nisan-
daki yenilgisi, muhasara için dönüm noktası olmuş, hatta bir ara kuşatmanın durdurulması bile gündeme
gelmiştir.

         Bu hadiseden sonra biri maddi diğeri manevi iki önemli gelişme vuku buldu. Maddi olan surların en
zayıf kısmını oluşturan Haliç tarafının zorlanması idi. Ancak bunun için mutlaka askerin buraya geçirilmesi
gerekiyordu. İşte bu amaçla gemilerin boğazdan Haliç’e indirilmesi kararlaştırılmış ve bu gerçekleştirilm-
iştir. Günümüzde bile çeşitli tartışmalara yol açan bu akıl almaz olaya devrin Bizans ve Türk kaynaklarında
yer verildiği halde, XVII. yüzyılda yazılmış bazı kaynaklarda gemilerin Haliç’e Ok Meydanı’nda yapılıp
buradan sokulmuş olabileceği gibi başka alternatifler üretilmiş, günümüzde de bu olayı aklına sığdıra-
mayanlar muahhar kaynaklardaki bilgilere itibar etmek istemişlerdir. Gemilerin karadan yürütüldüğü kes-
indir. Birazcık tarih metodolojisi bilenler, son sözü çağdaş kaynakların söylediğini de gayet iyi bilirler.
Kaldı ki fetihten kısa süre sonra yapılıp günümüze ulaşan bir İstanbul kuşatması gravüründe dağlardaki
gemilere yer verilmiştir. Gerçekten Haliç’e indirilen gemilerden kurulan geçici köprüden karşıya nakle-
dilen kuvvetlerin de sıkıştırmasıyla Bizans çok zor duruma düşürülmüştür.

                                                 30
   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35