Page 28 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 28
tarih çevresi
tehlike önlenmiştir. Fatih büyük önem verdiği bu zaferden sonra binlerce köleyi bağışlayarak Allah'a
şükran ifadesinde bulunmuştur. Zira devletin 1402 sonrası gibi bir fetret yaşamasından çekiniyordu.
Memluk Sultanlığı ise o dönem İslam dünyasının en büyük devletiydi ve hilafet merkezi
olarak Osmanlı devletinin büyümesini kaygıyla takip ediyordu. Yıldırım Bayezid zamanında bozulan
münasebetler daha sonra düzelmiş, fakat Fatih döneminde tekrar bozulmuş, II. Bayezid zamanında ise
savaşa dönüşmüştür. Bilindiği gibi Fatih’in son seferi Mısır’a yönelik idi. Ancak Osmanlı padişahının
ölümü bunu engellemişti. Fatih'in son zamanlarında Memlük Sultanlığı’nın başında Seyfettin Kayıt-
bay bulunuyordu. Hicaz güzergâhındaki su ve konaklama ihtiyaçlarına bile cevap veremeyecek du-
rumda olan Memlük sultanı ile Osmanlı padişahının mukayesesi mümkün değildir.
Fatih Sultan Mehmed kendinden sonraki dönemde sadece Napolyon Bonapart ile, kendi ail-
esinde ise torunları Yavuz, Kanuni ve belki de II. Abdülhamid’le mukayese edilebilir.
Birinci Napolyon, Fransa’nın başına geçtikten sonra 1797 yılında İtalya’ya, ertesi yıl Avustu-
rya’ya yürümüş, 1798’de İngiltere’ye sevk edilecek orduya başkumandan olmuştur. Daha sonra
Mısır’a sefer düzenlemiş, ancak donanması İngilizlere mağlup olmuş, kendisi de Akka’da Osmanlı
kumandanı Cezzar Ahmed Paşa’ya yenilmiştir. Mısır’dan çekilmek zorunda kalan Napolyon, aynı yıl
İtalya karşısında da başarısız olmuştur. Fransa'da askeri bir diktatörlük kurmuş, bu arada ülkesinde
idari ve askeri bazı değişiklikler yapmıştır. Zorunlu askerlik usulünü getirmiş, 1800 yılında Avusturya
ordusunu yenmiş, bu arada yetkilerini arttırarak ömür boyu konsül olma ve kendinden sonra yerine
geçecek kişiyi belirleme hakkını almış ve imparator ilan edilmiştir. Ertesi yıl İtalya kralı da ilan edilen
Bonapart, İspanya ile birleşerek İngiltere donanmasına savaş açmış fakat yenilmiştir. Kara savaşların-
da İngiltere ve müttefiklerine karşı başarı kazanarak 1805’te Viyana’ya girmiş, ertesi yıl müttefik
Avusturya Rusya ordularını, ardından Rusya’yı mağlup etmiş, fakat asıl amacı olan İngiltere’yi istila
edememiştir. Bu ülkeyi ablukaya almak istemiş ve bütün Avrupa’nın İngiltere’yle alışverişini kesmeye
çalışmışsa da Portekiz'in mukavemeti ile karşılaşmıştır. 1810 yılına gelindiğinde Fransa imparatorluğu
gücünün zirvesine ulaşmıştı. Etrafında birçok vasal devlet de vardı ve Avrupa’nın haritası değişmiş-
ti. 1810 yılında ordularıyla Moskova’ya giren Napolyon, geri çekilirken askeri açlık, soğuk ve Rus
saldırıları yüzünden perişan olmuştur. Öyle ki yarım milyona yakın ordusundan Fransa’ya döne-
bilenlerin sayısı 100 binin altına düşmüştür. Ertesi yıl Fransa İmparatorluğu’nu oluşturan devletler
bağımsızlık mücadelelerine başlamışlar, 1815’te ise Fransa bütün cephelerden saldırıya maruz kalmış,
müttefikler Paris kapılarına dayanmışlardır. Napolyon’un güneye çekilmesi üzerine Paris’teki yetkil-
iler kendi başlarına düşmanla görüşmeler yapmışlar ve Talleyrand başkanlığında geçici bir hükümet
kurmuşlardır. Talleyrand Napolyon’un tahttan indirildiği ilan etmiş, Bonapart da ZVIII. Louis lehine
bunu kabullenmek zorunda kalmıştır. On iki buçuk kilometre karelik Elbe Adası’nda zorunlu ikamete
tabi tutulan Napolyon, başarısız intihar girişiminde bulunmuş, çok geçmeden tekrar Paris’e gelerek
iktidara geçmişse de muvaffak olamamış ve İngiltere’ye teslim olarak St. Helena Adası’na hapsedilmiş
ve 1821’de burada ölmüştür. Sonuç olarak çok hareketli bir hayat geçiren Napolyon Bonapart şahsî
ihtirasları uğruna milyonlarca insanın kanına girmiş, bir türlü amacına ulaşamamış ve tatmin olmamış
biri olarak tarihe geçmiştir. Kurduğu imparatorluk ise daha kendisi hayatta iken dağılmıştır.
28