Page 94 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 94

tarih çevresi

“Boğaz sağdan ve soldan iyi ekilip biçilebilen, üstlerinde bazı zeytin ağaçları, bazı bağlar ve bol mik-
tarda tarıma elverişli toprak bulunan tepelerle çevrili güzel bir ülkedir. Tartışılmaz. Dış mahalleleriyle
birlikte İstanbul Avrupa’nın en büyük şehirlerinden birisidir. Çanakkale Boğazı ve İstanbul Boğazı,
sanki dünyanın dört bir yanından gelecek zenginlikleri ona ulaştırmak için açılmış. Bu iki Boğaza
İstanbul’un kapıları adı verilir. Ancak dışarıdan göz kamaştıran bu şehirde Galata’da evler alçaktı,
çoğu tahta ve kerpiçle yapılmıştı, böylece yangın çıktığında bir günde binlercesi yanıp kül oluyordu.
Yangının dışında Türklerin iki baş belası daha var veba ve leventler.24

     Tournefort seyahatnamesinde yangın dışında İstanbul’u tehdit eden en önemli sorunun Leventler
olduğunu dile getirmiştir. Sürekli sorun çıkartan özellikle de yabancıları tehdit eden ve gemilerde görev
yapan bu askerleri insanları korkutmak amacıyla üstlerine koşan ayaktakımı olarak nitelendirmiştir.25
Ayasofya hakkında “Bunların başında ticaret geliyor. Yabancılar İstanbul’da önce Selehâttin camileri-
ni (selehâttin sözcüğü sultanlar demektir. Selehâttin Camisi bir Padişahın yaptırdığı Cami dir.) gezerler
İstanbul’da yedi Selattin Camisi var. Ayasofya bunlar arasında en güzelidir, konumu ona büyük üstün-
lük sağlar.”26 diye bahsederken İstanbul’da bulunan Konstantinous Sarayından (tekfur sarayı) ise harap
yapı diye bahsederek sarayı hiç beğenmemiştir.27

     Seyyahlar arasında dini görevleri için seyahat etmiş isimler de vardır. Bunlardan birisi olan Pol-
onyalı Simeon Anadolu’da gezip gördüğü tüm yerleri ilahi bir tasvirle anlatmıştır. Son derece dindar
bir gezgin olan Simeon İstanbul’da Ayasofya’yı gördükten sonra ise şaşkınlığını gizleyememiştir. İs-
tanbul’a geldiğinde bir şehirliden rica ettiğini ve onunla birlikte herkesin gıpta ettiği Ayasofya’ya
gittiğini anlatır. Ayasofya hakkında tapınağın büyüklüğüne, yüksekliğine ve güzelliğine hayran olduk-
larını, bunun için Allaha şükrettiklerini ve daha önce hiçbir yerde böyle bir bina görmediklerini söyler.
Bununla birlikte seyahatnamesinde Ayasofya’nın sayısız mucizelerinden birisini de şöyle anlatmıştır:
“1609 yılında bazı ustalar Ayasofya’nın damını onarmak için damına çıkmışlardı. Doğal ihtiyacı gelen
ustalardan biri aşağı inmeye üşenerek kireç kabına işer ve bunu harca karıştırıp işe koyulur. Ama Aya-
sofya saygısızlığa tahammül edemeyerek adamı herkesin gözü önünde kapla birlikte adamı yere atar.
Adamın vücudu Sihirbaz Simeonun leşi gibi paramparça olur. Bu olayı gözleriyle görenler dehşete
kapılmışlardır.28

     Seyahatnamesinde Türklerin ne kadar hayırsever insanlar olduklarından bahseden Simeon, İstan-
bul, Ayasofya ve daha birçok yer hakkında ayrıntılı bilgi vermiştir. “Arslanhane (kilise), At Meydanı,
Hünkâr Sarayı, Esir Pazarı, Eski Bedesten” tasvir ettiği yerler arasındadır. Bunlar arasında Simeon’un
en çok dikkatini çekenlerden birisi ise Balat’ta bulunan “Konstantin’in Sarayı” olmuştur.29

     Ünlü Fransız tüccar Jean-Baptiste Tavernier de İstanbul’u ziyaret eden seyyahlar arasındadır. Yaz
dığı seyahatnamede seyahati sırasında kullandığı kervan yolları ve bu güzergâh üzerinde görüp
yaşadıkları hakkında önemli bilgiler aktarmıştır. Tavernier bahar mevsiminde geçtiği İstanbul’da
Üsküdar’dan geçerken yolun iki yanında gördüğü güzel mezar taşlarının etkisinde kalmış olsa da
seyahatnamesinde İstanbul’dan ve Türklerden pek övgü dolu sözlerle bahsetmemiştir. İstanbul’dan
sıradan bir şehir diye bahsetmiş Topkapı Sarayı’nın da çevresindeki sur ve duvarlar nedeniyle Padişah
sarayından çok bir hapishaneyi andırdığını söylemiştir.30

                                               94
   89   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99