Page 90 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 90

tarih çevresi

tanımlamış aslında bir nevi eleştirmiştir.9 Seyyah İstanbul’da kaldığı süre içerisinde şehre hayran
kaldığını gizlememiş bunu da seyahatnamesinde açıkça dile getirmiştir: “Konstantinopolis çok büyük
ve cezp edici bir şehir; burası üç köşeli bir kalkana benzer, köşelerden biri Saint-Georgies’in kolu
adını verdiğimiz Boğaz üzerindedir. Bir diğeri Boğazın güney yakasından Gallipoliy ‘ye kadar uzanan
oldukça geniş bir körfezin kuzey yakasında yer alan liman üzerindedir. Her biri yedi tepe üzerine ku-
rulmuş üç büyük şehir bilinmektedir.”10 Broquıère şehirde çok güzel kiliseler olduğunu ancak içlerinde
en güzelinin Ayasofya olduğuna da değinmiş ve kilise hakkında bazı bilgiler vermiştir:

      “Efendimiz Hz. İsa’nın giydiği elbiselerden biri, mızrağının demiri, konuşmak su içmek için
kullandığı sünger bu kilisedeymiş. Papazın dua okuduğu yerin arkasında Aziz Laurent'in üzerinde
yakıldığı ızgara demirlerini gördüm. Ayrıca Hz. İbrahim'in Sodom ve Gomorre'yi yakıp yıkmaya gide-
cek olan üç meleğe yiyecek vermek için kullandığı tekne biçimindeki taşı da burada gördüm.”11

     Seyyahlar arasında İstanbul’u tüm ayrıntılarıyla gözlemlemiş ve bu notlarını eserlerinde tüm dün
ya ile paylaşan isimlerden birisi de Kanuni Sultan Süleyman döneminde şehri ziyaret eden Fransız
seyyah Petrus Gyllıus ya da diğer adıyla Pierre Gilles’dir. Gilles 1544 yılında ziyaret ettiği İstanbul’a
olan hayranlığını “Diğer bütün kentler ölümlüdür ama İstanbul, sanırım, insanlar var oldukça yaşay-
acaktır.” sözüyle özetlemeye çalışmıştır. Fransız Rönesans’ını benimseyen bir hümanist aynı zaman-
da doğa bilimci ve gezgin olan Gilles, Osmanlı topraklarına, Fransa kralı tarafından bizzat eskiçağ
uygarlıkları hakkında araştırma yapmak ve klasik edebiyat kaynaklarını toplamak için gönderilm-
iştir. Gilles’in “İstanbul’un Tarihi eserleri” adlı eseri İstanbul, Türkler ve Ayasofya hakkında önemli
bilgiler veren sayılı eserler arasındadır. Gilles eserinde İstanbul’un kuruluşu, şehrin mimari yapısı,
şehrin üzerine kurulduğu yedi tepenin özellikleri (Byzantion’un yedi kulesi), şehirde yer alan camiler,
heykeller, kiliseler özellikle de birçok seyyahın büyük bir hayranlıkla bahsettiği Ayasofya hakkında
önemli bilgiler aktarmıştır. Eserde verilen bilgilere göre Yunanca kaynaklarda Ayasofya Kilisesi ilk
kez Constantinus’un oğlu Constantius tarafından yaptırılmış ve o dönemde çatı örtüsü tuğla değil
ahşaptır. Bunun yanı sıra kilise Büyük Theodois zamanında yakılıp tekrar bu dönemde beşik tonozlarla
(tuğla ve harçla örülmüş, alttan obruk, yarım silindir biçiminde tavan örtüsü) örtülmüş daha sonra bir
kez daha yanmıştır. Yeniden inşa edilen kilise günümüzde ki halini almıştır. Seyahatname de ayrıca
İstanbul’da bulunan başka mimari yapılardan da bahsedilmektedir. Concordia kilisesi, Aleksandria
ve Theodosius tahıl ambarları, Anastasia hamamı, Krateros Konağı Modius, Güneş ve Ay Tapınağı
Gilles’in seyahatnamesinde ilgi çeken diğer başlıklardır.12

     Sayısız batılı seyyah Osmanlı İmparatorluğu’nu ziyaret etmiş ve notlarını ülkelerinde yayınlamış
tır. Ancak bazılarının eserleri basit birer gezi yazısından öteye gidememiştir. Bazıları vardır ki bu
isimlerin yazdıkları notlar dünyada büyük yakı uyandırmıştır. İşte bu seyyahlardan biriside Flaman
asıllı Avusturyalı diplomat ve yazar Ogier Ghislan de Busbecq’dir. XVI. yüzyıl sonlarında İstanbul’u
ziyaret eden seyyah Osmanlı İmparatorluğu hakkında şahit olduğu birçok olay hakkında önemli bilgi
vermiş ancak bunlar arasında yeniçeriler hakkında verdiği bilgiler oldukça dikkat çekmiştir:

     “Sultanın imparatorluğa dağılmış 12. 000 yeniçeri gücü var. Bunlar düşmana karşı kaleleri, halkın
tecavüzüne karşı da Hıristiyan ve Yahudileri korurlar. Büyük küçük hiçbir köy, kasaba ve şehir yoktur
ki Hıristiyanları, Yahudileri ve diğer acizleri kötülere karşı korumakla vazifeli yeniçeri muhafızları bu

                                               90
   85   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95