Page 91 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 91

tarih çevresi

lunmasın… Yeniçeriler ziyaretime genellikle ikişer ikişer gelirlerdi. Yemek odama alındıkları zaman
beni saygıyla selamlıyor, adeta koşar adımlarla yaklaşıp elbisemin eteğini veya elimi öper gibi tutarak
bir demet sümbül veya nergis takdim ettikten sonra bana sırtlarını dönmemeye özen göstererek aynı
hızla kapıya doğru gidiyorlardı. Sırtlarını dönmek onlara göre saygısızlık addolunuyor. Kapıda ellerini
göğüslerinin üstünde kavuşturarak gözleri yerde, sessiz ve hürmetkâr dururlardı. Onları askerden çok
keşiş zannedebilirdiniz…”

     Seyahatnamesinde Osmanlı İmparatorluğu’na karşı oldukça acımasız eleştirilerde bulunana Bus-
becq bununla da kalmamış, Türklere karşı önyargılarını kısa bir hikâye ile anlatmıştır: “İstanbul’dayken
Türk ordugâhından yeni dönen biri bana bir hikâye anlattı. Asya halkının Osmanlıların idaresinden ve
dininden ne kadar hoşnutsuz olduğunu gösterdiği için bunu size yazmaktan memnuniyet duyacağım.
Anlattığına göre Süleyman (Kanuni Sultan Süleyman) dönüş yolunda bir Asyalının misafiri olmuş
ve geceyi onun evinde geçirmiş. Sultan gidince evin sahibi böyle bir misafirin kalmasından dolayı o
evinin iffeti bozuldu kirlendi diye her tarafı sularla yıkamış ve dini adetlerini yerine getirerek tütsüler
yakmış. Bunun haberi kendisine ulaştığında Süleyman adamı öldürtüp evinin yerle bir edilmesini em-
retmiş. Asyalı böylece Türk’e ve İranlılara hissettiği yakınlığı canıyla ödemiş”13

     Busbecq ile yakın tarihlerde İstanbul’da bulunan bir başka seyyah Trianon Karabeynikov ise diğer
seyyahların tersine seyahatnamesinde şehir hakkında pek fazla bilgi vermemiştir. 1582 yılında Çar
IV. İvan tarafından, Sina Dağında “Aziz Ekaterina” kilisesinin yakınlarında yapılacak bir kilise için
görevlendirilmiş heyet ile Moskova’dan İstanbul’a kadar gelen seyyah seyahatnamesinde Moskova ile
İstanbul arasında hangi noktalardan geçtiklerini dahi belirtmemiştir. Oysaki İstanbul’a geldiği heye-
tle birlikte o dönem İstanbul’da Ortodoks Kilisesi Patriği olan ve daha sonra Rusya’ya kaçarak Rus
Patriği olan Aleksandria Metropoliti Silvester ile görüşmüştür. Nitekim seyahatnamesinde yaşadığı bu
süreç hakkında da bilgi vermemiştir. Bununla birlikte kutsal topraklara gitmek için Osmanlı’dan izin
alıp almadığı da bilinmemektedir.14

      İstanbul’u ziyaret eden seyyahlar arasında Türklere hayranlığı ile bilinen isimler de bulunmakta
dır. Bunlar arasında ilk akla gelen isim şüphesiz Pero Tafur’dur. Seyyah “Travels And Adventures”
adlı seyahatnamesinde İstanbul’a geldikten sonra burada “Büyük Türk’ün Tarifi” başlığıyla, Sultan
III. Murad ile ilk karşılaşmasını anlatmış ve Türklerden övgü dolu sözlerle bahsetmiştir: “…Büyük
Türk bana ne zaman ve nasıl ve kimin gemisiyle imparatorluktan ayrılacağımı soran birini gönderdi,
bunları söyleyerek bu kişinin ve insanların ne kadar misafirperver olduklarını gördüm. Abartmadan
söylüyorum ki hakkında bilgi verdiğim Büyük Türk 45 yaşlarında olmalı, iyi görünümlü ve yakışıklı,
tedbirli bir görünüşü olan, bakışları keskin, daha önce hiç görmediğim kadar dikkatli, 600 000 kadar
atlı adamı olan biri idi.”15

      Sultan III. Murad’ın ihtişamını bu sözleri ile dile getiren Pero Tafur, İstanbul’da geçirdiği ikinci
gün Cenovalı bir tüccarın kendisini avdan dönen Sultan III. Murad’ın karşılama merasimine
götürdüğünü ve bu karşılamada gördüklerini anlatır. Seyyah at sırtında avdan dönen birçok adam
gördüğünü ve bunların sırtında kartal, atmaca, leopar, av malzemesi olduğundan bahseder. Ayrıca av-
lanan hayvanlar arasında çok sayıda sülün adı verilen, uzun kuyruklu, eti yenilen bir kuş cinsinin
bulunduğunu ve İspanya’da bulunan daha birçok kuş çeşidinin de avlanmış hayvanlar arasında yer

                                               91
   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95   96