Page 59 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 59
tarih çevresi
Atatürk, dildeki bağımsızlığın, bilim ve Atatürk’ün değerlendirmesini doğrulamaktadır.
kültürün gelişmesini sağladığını, bu gelişmenin Mustafa Kemal Paşa, Meclisin açılışı
ise siyasî bağımsızlığı pekiştirdiğini bilmektedir. nedeniyle 1 Mart 1922’de yaptığı diğer bir
Dolayısıyla dilde yapılacak inkılâpla, tam konuşmada:
bağımsızlığa kavuşmanın mümkün olacağı “... Dış politikamızda, başka bir devletin
kanaatindedir. Bu yüzden 1 Kasım 1932 haklarına bir saldırı yoktur. Ancak halkımızı,
tarihinde TBMM’nin “Dördüncü Dönem İkinci yaşayışımızı, memleketimizi, namusumuzu
Toplanma Yılını Açarken” yaptığı konuşmada: savunuyoruz. Savunacağız ...”23 ifadesini
“Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki kullanarak bütün milletlere dostluk elini
güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün uzatmıştır. Dost olmayanlara da boyun
devlet teşkilâtımızın dikkatli, alâkalı olmasını eğilmeyeceğini, memleketimizi,
isteriz.”22 şeklinde verdiği talimatla, vatandaşlarımızı ve millî çıkarlarımızı her ne
anadilimizin yabancı kelimelerden arındırılarak pahasına olursa olsun koruyacağımızı
aslındaki güzelliği ile zenginliğine belirtmiştir.
kavuşturulması için, yasama ve yürütme 9 Eylül 1922 tarihinde, Yunan Ordusu’nun
organları dâhil olmak üzere, bütün kamu kurum İzmir’de denize dökülmesiyle sonuçlanan
ve kuruluşlarını görevlendirmiştir. İstiklâl Savaşı, bugünkü millî sınırlarımızın
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğu temel hatlarını belirlemiştir.
1923 yılından itibaren, millî menfaatlerimiz 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış
doğrultusunda bağımsız ve tarafsız bir dış Antlaşması’yla ise askerî alanda kazanılan zafer,
politika takip etmiştir. Ancak bu politikada, diğer milletlerarası platformda tasdik edilmiş ve Türk
devletlerin tutum, davranış, siyasî tercih ve milleti siyasî, iktisadî bağımsızlığını kazanmıştır.
hedeflerinin değişebileceğini göz önünde Atatürk’ü lider ve büyük devlet adamı
bulundurarak sadece kendi milletine ve yapan en belirgin özelliklerinden birisi
devletinin gücüne güvenmiştir. Konuyla ilgili mantığını, heyecanının önüne alabilmesidir.
olarak: Nerede durulacağını çok iyi bilen Atatürk,
“... Bu dakikada güvenmeye değer olan maceralara atılmadı, gerçekleşmesi şüpheli olan
politika, kendi varlığımıza dayanmaktadır ...” ve zararlı sonuçlara yol açabilecek hedeflere
diyerek devletimizin kuvvetli bulunmasının yönelmedi. O, bütün imkânları kullanarak ve
gerektiğini vurgulamıştır. Nitekim NATO yalnız kendi milletinin gücüne dayanarak Mîsâk-
çerçevesinde yer almamıza rağmen, 1990’lı ı Millî sınırlarımızı gerçekleştirmeye çalışmış,
yıllardan itibaren müttefiklerimizin ülkemize ülkemizin siyasî bağımsızlığını sağlamış ve
karşı takip ettikleri politikalardaki değişiklik, birçok alanda baskı unsuru olan
kendi varlığımıza dayanarak millî kapitülasyonların kaldırılmasında etkili rol
menfaatlerimizi savunabilecek güce oynamıştır24.
ulaşmamızın zorunlu olduğu tarzındaki Gazi Mustafa Kemal, ülkesini
56