Page 60 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 60

tarih çevresi



            kalkındırmak,  halkının  iktisadî  seviyesini  tamamlamış ve önemli görevlerde bulunmuştur.

            yükseltmek, milletine daha mutlu bir hayat ve  Bu yüzden, ülkeyi felâkete sürükleyen, halkını
            daha güvenli bir gelecek temin etmek için komşu  hüsrana boğan savaşlardan daima kaçınmıştır.
            ve diğer devletlerle dostluk antlaşmaları yapma  Hayat   tecrübesi,   özellikle   Osmanlı
            taraftarıdır.  Bu  çerçevede  Türkiye,  1921’de  İmparatorluğu’nun  son  yüzyıllarında  yaşanan
            Afganistan,  1923’te  Arnavutluk,  1921  ve    (1828-29  Osmanlı-Rus  Savaşı,  1877-78
            1925’te Sovyetler Birliği, 1925’te Bulgaristan ve  Osmanlı-Rus  Savaşı,  1911-12  Trablusgarb
            Yugoslavya, 1926’da Fransa, 1926 ve 1930’da    Savaşı, 1912-1913 Balkan Savaşları, 1914-18 I.
            Yunanistan ile dostluk anlaşmaları imzalamıştır.  Dünya Savaşı gibi) feci mağlubiyetler ve büyük
                Türkiye      Cumhuriyeti      Devleti,     acılar,  O’na  bu  konuda  tedbirli  olmasını
            kurulduğundan  itibaren,  dünya  barışının     öğretmiştir. Bu yüzden, bütün anlaşmazlıkların
            sağlanması maksadıyla milletlerarası işbirliğine  barış yolu ile çözümü, Atatürk’ün takip ettiği
            aktif bir tarzda katılmıştır. Bu politikanın etkisi  temel  ilke  olmuştur.  Bu  ilke  doğrultusunda

            ile ülkemiz, 1932 yılında Milletler Cemiyeti’ne  “Yurtta sulh, cihanda sulh için çalışıyoruz.”26
            üye  olmuştur.  Böylece  devletimiz  için      anlayışına önem vererek diğer devletlerle olan
            milletlerarası   platformda   en   önemli      anlaşmazlıkları öncelikle barış içinde, ama millî
            gelişmelerden biri gerçekleşmiştir.            menfaatlerden taviz vermeden, millî politikalar
                Türkiye’nin barışsever ve iyi ilişkiler kurma  çerçevesinde  çözüme  çalışmıştır.  Bununla
            yönünde  takip  ettiği  aktif  dış  politikasının  birlikte,  milletin  bağımsızlığı  ve  yüksek
            sonucunda ise, 1934’te (Türkiye, Yunanistan,   çıkarlarının gerektirmesi hâlinde, savaşı göze
            Yugoslavya  ve  Romanya  arasında)  Balkan     almaktan dahi çekinmemiştir. Örneğin ülkemizin
            Antantı  ve  1937’de  (Türkiye,  İran,  Irak  ve  can  damarını  teşkil  eden  Boğazlar  ile
            Afganistan  arasında)  Sadabad  Paktı  da      yurdumuzun  ayrılmaz  bir  parçasını  oluşturan

            imzalanmıştır25.                               Hatay’ın   devletimize   dâhil   edilmesinin
                Gazi Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti    aşamaları   incelendiğinde   bunu   açıkça
            Devleti’ni kurduktan sonra, 1938 yılına kadar  görmekteyiz.    1923’te    Lozan     Barış
            takip ettiği barışçı, tutarlı, yapıcı millî siyaset ile  Antlaşması’yla  Boğazlara  konulan  bütün
            ülkemizi bölgesinde ve dünyada güvenilen, sözü  sınırlamalar,  Atatürk’ün  yürüttüğü  dâhiyane
            dinlenilen,  saygı  duyulan  bir  devlet  haline  siyaset  ve  üstün  gayretleri  sonucunda,  20
            getirmiştir. Türkiye’yi dünya devletleri arasında  Temmuz  1936  tarihinde  imzalanan  Montrö
            itibarlı,  onurlu  bir  üye  yapmış  ve  devletin  Boğazlar  Sözleşmesi  ile  kaldırılmış  ve
            sonsuza  kadar  yaşaması  için  gerekli  olan  Türkiye’nin bölge üzerindeki hâkimiyeti kabul
            önlemleri almıştır.                            edilmiştir.  Aynı  şekilde  Atatürk’ün  talimatı
                Atatürk,   Osmanlı   İmparatorluğu’nun     doğrultusunda sürdürülen faaliyetler sonucunda,
            yıkılma süreci gibi, Türk tarihinin en buhranlı  23 Haziran 1939’da Fransa ile yapılan Ankara

            dönemlerinden   birinde   eğitim-öğretimini    ve  Paris  antlaşmalarına  istinaden  Hatay  da



                                                      57
   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65