Page 61 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 61
tarih çevresi
Anavatan’a katılmıştır. Böylece, Büyük Önder böyle yapmadığımız ve yapamadığımız
Atatürk’ün barışçı, azimli, kararlı tutumu ve mefhûmlar üzerinde koşarak düşmanlarımızın
yüksek dış politikası sayesinde, tam bağımsızlık adedini ve üzerimize olan tazyîkâtı (baskıları)
ile çelişen bu ihtilâflar barışçı yollarla, ama tezyîd etmekten ise (arttırmaktansa) haddi
Mîsâk-ı Millî ilkeleri ve millî menfaatlerimiz tabiîye (tabiî duruma), haddi meşrua (meşru
doğrultusunda çözümlenmiştir27. duruma) rücu edelim (dönelim). Haddimizi
Mustafa Kemal Paşa, XIX. ve XX. bilelim. Binaenaleyh (bundan dolayı) Efendiler,
yüzyıllarda (Enver Paşa gibi), ileri gelen bazı biz hayat ve istiklâl isteyen milletiz. Ve yalnız
önemli şahsiyetlerden farklı olarak, devletimizi ve ancak bunun için hayatımızı ibzâl ederiz
ilgilendiren hususlarda hissî hareketlerden (esirgemeyiz)!”28 şeklinde yaptığı konuşmadan
kaçınmıştır. O, Türkiye’nin siyasî, iktisadî, malî, akılcı, mantıklı ve gerçekçiliğiyle bir devlet
askerî ve diğer imkânlarıyla orantılı olarak adamında bulunması gereken en önemli
kararlar alıp yürürlüğe koymuştur. Devlet hasletlere sahip olduğu anlaşılmaktadır.
gücünün üzerindeki emellerin peşinde koşmanın
veya uygulanamayan politikaları uygular gibi Bununla birlikte tespit edilecek millî
görünmenin milletimizi perişan edebileceğini ve hedefler ve millî siyaset çerçevesinde hareket
vatanımızı felâketlere sürükleyebileceğini edilmesinin gerektiğini de her vesilede
bilmektedir. Bu konuda Atatürk, 1 Aralık vurgulamıştır. Ayrıca millî siyasetimizin; hırslı
1921’de, Bakanlar Kurulu’nun görev ve emellerden kaçınarak, dâhili teşkilâtlanmaya
yetkisini belirten kanun teklifi münasebetiyle uygun, kendi kuvvetimize dayalı ve milletimizle
yapılan görüşmelerde: ülkemizin menfaatleri doğrultusunda
“Efendiler;... Büyük hayaller peşinden belirlenerek uygulanmasının mecburiyetine
koşan, yapamayacağımız şeyleri yapar gibi işaret etmektedir. O, daha 1920 yılında:
görünen sahtekâr insanlardan değiliz. Efendiler;
büyük ve hayalî şeyleri yapmadan yapmış gibi “Bizim vuzûh (açık) ve kabiliyet-i tatbîkiye
görünmek yüzünden bütün dünyanın husûmetini (uygulanabilme kabiliyeti) gördüğümüz meslek-
(düşmanlığını), garazını (nefretini), kinini bu i siyasî (siyasî yol), millî siyasettir. Dünyanın
memleketin ve bu milletin üzerine celbettik bugünkü umumî şerâiti (şartları) ve asırların
(çektik). Biz Panislâmizm yapmadık. Belki dimağlarda (hafızalarda) ve karakterlerde
‘yapıyoruz, yapacağız’ dedik. Düşmanlar da, temerküz ettirdiği hakikatler (biriktirdiği
‘yaptırmamak için bir an evvel öldürelim!’ gerçekler) karşısında hayalperest olmak kadar
dediler. Panturanizm yapmadık! ‘Yaparız, büyük hata olamaz. Tarihin ifadesi budur; ilmin,
yapıyoruz dedik, yapacağız dedik’ ve yine aklın, mantığın ifadesi böyledir.”
‘öldürelim’ dediler! Bütün dâva bundan ibarettir.
Efendiler, bütün cihana havf (korku) ve telâş “Milletimizin, kavi (güçlü), mesut ve
veren mefhûm (kavram) bundan ibarettir. Biz müstakarr (istikrar içinde) yaşayabilmesi için,
58