Page 24 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 24

tarih çevresi

hakkına sahip olan köylülerdi. Tarım ve hayvancılıkla uğraşarak geçimlerini sağla-
makta ve devlete muhtelif biçimlerde çeşitli vergiler ödemekteydiler87. Müsellemler,
yerel atlı askeri gruplardı. Vergi vermiyorlar, kendilerine tahsis edilen yerlerde tarım
yaparak geçiniyorlardı. Sefer zamanı orduya katılıyorlardı. Bunların masrafını sefer
zamanlarında yamak olarak köylerde kalanlar karşılıyordu. Bu müsellemler, 15. Yüzyıl
ortalarından sonra geri hizmetlerde kullanılmışlardır88. Muafiye ise kendilerinden
vergi alınmayan cami, zaviye veya derbentlerde görev yapanlar, yol ve köprülerin ba-
kımını üstlenenler, kısaca topluma din, eğitim, ulaşım ve güvenlik gibi herhangi bir
alanda hizmet sunan kişiler zümresiydi89. Bu grupların 1455-1642 tarihleri arasında -
yedi tarih kesitine göre- nüfus hareketlerine bakacak olursak, reayanın nüfusunun bir
dönem azalıp ikinci dönem arttığını ve bunun böylece devam ettiğini görüyoruz. Mü-
sellemlerin sayısı 1598 yılına kadar sürekli bir artış trendi göstermiş, 1613 yılında azal-
mış ve 1642’de tamamen kaybolmuştur. Muafların nüfusu ise, 1547 yılına kadar
azalma eğilimi göstermiş, 1598’de tamamen kaybolmuştur. Bu süreç içinde bunlardan
önemli bir kesiminin müsellem sınıfına geçtikleri, diğerlerinin ise muafiyetleri kaldırı-
larak raiyyet yazıldıkları anlaşılmaktadır. 1520 yılında Küçük Aya-Nikid ve Büyük
Aya-Nikid köylerinde ikişer hane sipahi-zade/sipahioğlu mevcuttu. 1642’de bölgede
Osmanlının daimî ordusunu teşkil eden Kapıkulu Süvarilerine mensup bazı asker ha-
nelerini de görüyoruz. Bu Kapıkulu Süvarilerine, bölük sayılarına izafeten altı bölük
halkı da deniliyordu. Karay’da bir Silahtar, Borta’da bir Sipah hanesi vardı. Çon-
kara’da bir Erbab-ı Tımar hanesi bulunuyordu. Kargu’nun birinci bölümü ile Büyük
Aya-Nikid köyü üzerine kurulan Beylerli’de ise bir Sağ Ulufeci, bir Sol Ulufeci, bir
Sipah ve on iki Tımar Sahibi hane yaşıyordu. Bunlara Erbab-ı Menasıp/mansıp sahibi
devlet görevlisi deniliyordu. İncelediğimiz bu yöre 1642’de Aybastı Kazası içinde yer
alıyordu. Bugünkü Aybastı ve Kabataş ilçelerini kapsıyordu. Kaza kırk bir köyden mü-
teşekkildi. Bu köylerin yirmi birinde mansıp sahibi kimse yoktu. On köyde birer, altı
köyde ikişer ve iki köyde dörder olmak üzere toplam yirmi köyde otuz mansıp erbabı
hane mevcuttu. Bunların büyük bölümü kapıkulu ya da tımarlı askerlerden oluşuyordu.
Aleykin/Zaferimilli köyü camiinde bir beratlı müezzin, Eceli camiinde bir beratlı hatip
görev yapıyordu. Yakacık köyünde kudattan/kadılardan oldukları belirtilen iki hane
vardı. Ayrıca Kuzköy’de Şit Abdal zaviyesi ayakta olup, burada beratlı zaviyedarlar
görev yapıyordu. Aybastı’da diğer zaviyeler kaybolmuştu. Yukarıda da belirtildiği
üzere vergiden muaf olan zaviyedarların müsellem yazıldıkları anlaşılıyor. 1834 yı-
lında Aybastı Kazasının merkezi olan Sefalık köyü henüz hiç yoktu. Bugün Ay-
bastı’nın merkezinde yer alan ve 1455 yıllarındaki Aybasda köyünün yerinde kurulan
Esenli on yedi haneli bir köydü; bu hanelerden sadece ikisi mansıp sahibiydi. Aybastı,
bir köy adı olmaktan çıkmış, kazanın adı olmuştu. Bu bölgenin merkezi, yukarda da

  87Yediyıldız 1985: 71-79.
  88Yediyıldız 1985: 79-82.
  89 Geniş bilgi için bkz. Yediyıldız 1985: 89-97.

                                        2321
   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29