Page 14 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 14

tarih çevresi

hayatta olmayan kardeşi Beğler oğlu Mehmed’in hassa çiftliği köylüler tarafından eki-
lip biçilmekte ve vergisi tımar beyi olan kardeşine ödenmekteydi52. Bu örnekler, gele-
neğin ne kadar köklü ve sağlam olduğunu gösteriyor. 1455’te hayatta olanların bir ön-
ceki nesline mensup bazı kişilerin adlarının, neredeyse iki asır sonra 1642’de yapılan
yeni idari düzenlemeler sırasında köylere ad olarak verilmesi, fetih yıllarının hatırasını
taşıyor olması açısından da son derece ilgi çekicidir. Bunu köklerden kopmadan, geç-
mişi değerlendirerek gelişip yenilenmenin olumlu örneği olarak değerlendirmek gere-
kir.

                                                          *

          Hoşkadem ve Beğlerli köylerinin bulunduğu mıntıkanın Bayramlı Beyliği dö-
nemindeki durumunu, 1455 yılında Osmanlılara yansıdığı biçimiyle incelemiş ve bu
konuda bir fikir edinmiş bulunuyoruz. Bunu daha anlaşılır kılmak için bu mıntıkanın
sınırlarında bulunan köylere de bir göz atmak uygun olacaktır. Ancak bunlar için ayrı
ayrı tablolar çizilmeyecek sadece Tahrir Defterindeki verilerle bunların genel durumu
resmedilmeye çalışılacaktır. Bununla birlikte hemen şunu da belirtmeliyim ki, 1455-
2000 yılları arasında on altı kesitte, yöredeki ilgili köylerin nüfusunu gösteren iki tablo
hazırlamış bulunuyorum. Bunlardan birincisi, 1455-2000 yılları arası Hoşkadem ve
Beylerli köylerinin oluşumunda yer alan altı yerleşkeye aittir (Tablo 7). İkincisi ise,
yine aynı tarih kesitlerinde Tablo 7’deki köylere sınırdaş olan ve aşağıda ele alacağım
komşu köylerin nüfusunu göstermektedir (Tablo 8’a-8’b). Bu tablolardan hareketle
bölgedeki idari ve sosyal gelişmeleri ve değişmeleri anlamaya ve açıklamaya çalışaca-
ğız. Ancak öncelikle 1455 yılında Hoşkadem mıntıkasına komşu köylerin genel duru-
muna da bir göz atmak yararlı olacaktır.

                                                          *

          Hoşkadem’in batısında 1455’te Eceli köyü vardı. Eceli Çayı iki köy arasında
sınır teşkil ediyordu. Köy bu tarihte yedi kişinin ortak tımarıydı. Bunların hepsi de
Habsamana Kalesi mülazımı idiler, bunların ancak altısı asker53 iken, bir diğeri aynı
Kalenin imamıydı. Görüldüğü gibi mülazım hem kale muhafızları hem de din adamları
için kullanılan bir tabirdi. Mülazım kelimesi, görevli bulunduğu yere bağlı olan, ken-
disini bu görevine adayan, orada sürekli çalışan anlamına geliyor. Gölköy, Ulubey,
Aybastı, Kabataş gibi bölgelerde bulunan on yedi köyün gelirleri bu yedi kişiye tımar
olarak tahsis edilmişti54. Eceli’de yirmi iki kişi tarımla uğraşıyor ve vergi veriyorlardı.
Murat oğlu Mehmet Fakih muaftı ve kadimlik yurduna eşiyordu, diğer bir ifadeyle ge-
rektiğinde sefere gitmek zorundaydı. Köyde beş kişi de müsellem/atlı asker olarak gö-

  52 Yediyıldız-Üstün 1992: 221.
   53 Balagazi oğlu Hamza, Ali Paşa (Gulam-ı Mîr), Şeyba oğlu Ali, Keraplu oğlu İlyas, Halil oğlu Meh-
met mülazım/muhafız idiler, İbrahim Fakih ise Kalenin imamıydı (Yediyıldız-Üstün 1992: 208).
   54 Yediyıldız-Üstün 1992: 178-190, 208, 307-317, 320-326, 337-348/10).

                                   13 11
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19