Page 67 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 67

tarih çevresi

keşke daha da çok sıksa imiş diyorum. Allah sizden razı olsun. 4 yıl boyunca en çok sizin dersinizden yararlandım. Şimdi
bile faydasını görüyorum”.

    M.C.- Her ne kadar zor geçilen bir ders olarak addedilse de sizin rahle-i tedrisinizden geçen öğrenciler içinde on-
larcası akademisyen ve arşivlerde yönetici ve uzman oldu. Galiba verdiğiniz emeğin en güzel tarafı bu olsa gerek…

    Y.K.- Ben zaman zaman derslerimde öğrencilerime şöyle söylermişim: “Bana 4 yıl kızacaksınız ana sonunda 40 yıl
dua edeceksiniz”. Gerçekten bugün Üniversitelere intisap etmiş öğrencilerime baktığım zaman birçoğunun iyi bir Osman-
lıca bilgisine sahip oldukları için bu mesleğe girebildiklerini, çoğunun gittikleri üniversitelerde Osmanlıca dersi okuttuk-
larını görüyorum. Prof. Dr. Jülide Akyüz, Prof. Dr. Hülya Taş, Prof. Dr. Levent Kayapınar, Prof. Dr. Ayşe Kayapınar, Prof.
Dr. Haldun Eroğlu, Prof. Dr. Bekir Koç, Doç. Dr. Hatice Oruç, Prof. Dr. Fatih Rugancı, Sıddık Çalık, Orhan Avcı, Alpay
Bizbirlik, Ahmet Demir bir anda aklıma gelebilen isimler. Bu da 33 yıllık emek ve çabanın boşa gitmemiş olduğu anlamı
taşıdığı için mutlu oluyorum.

    Cumhuriyet Arşivi’ne Tapu ve Kadastro Arşivi’ne her gidişimde eski öğrencilerimiz etrafımıza toplanıyorlar. Övgü
dolu sözler söylüyorlar. Bunu hiçbir dünya nimeti ile ölçmek mümkün değildir. Murat Yüzbaşıoğlu, Teslime Bakır, Yusuf
Gök, Azmi Özcan, Tülin, Selim, Ahmet, daha niceleri bugün Arşiv Uzmanı olarak başarılı hizmet veriyorlar.

    Devlet Arşivleri Genel Müdürümüz Sayın Uğur Ünal’ı DTCF’ye bir konferans için çağırmıştık. Sayın Genel Müdürün
konuşmasında: Biz sözlü sınavlarda DTCF Tarih Bölümü’nden mezunum diyen adaylara başka soru sormaya gerek duy-
muyoruz” demiş olması Bölümümüz ve bizim için büyük bir onur vesilesi olmuştur.

    M.C.- Sayın hocam OTAM ile devam etmek istiyoruz… Sönmeye yüz tutmuş bir dergiyi düştüğü yerden alıp aka-
demik olarak olması gereken yere getirdiniz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

    Y.K.- OTAM ilk yayın hayatına başladığı günden beri büyük bir boşluğu doldurmuştu. O zaman Muhterem Hocam
Prof. Dr. Muzaffer Arıkan OTAM Müdürlüğü görevini yürütmekteydi. Ancak işlerin peşinde koşturan esas isim Prof. Dr.
Yavuz Ercan idi. Yavuz Hocamızın OTAM’ı yaşatmak için yaptığı çabaları her zaman saygı ile andık. Hatta OTAM’ın
bugünkü amblemine kavuşmasının “ilk fikrî teşebbüsü” onun başkanlığı döneminde ortaya atıldı. “O TAM” yani “O Mü-
kemmel” anlamı taşıyan bir şekil. Bu düşünce o zaman için gerçekleşmedi ama bu fakir OTAM Müdürü olarak atandığımda
ilk işlerimden birisi OTAM’a o hayalimizdeki amblemi daha anlamlı bir şekilde çizdirmek oldu. Ama o amblem bana her
zaman Yavuz Ercan’ı hatırlatacaktır. Hocama buradan saygılarımı sunuyorum. Bu arada bu amblemi çizen Ferhat Erdem
kardeşimizi ve OTAM’a 2 yıl hizmet eden ablası Nuray Parmaksız’ı da sevgi ile anıyoruz.

    OTAM’a büyük hizmetleri dokunan kişileri saymak doğru olur mu bilmiyorum. Yine de Prof. Dr. Haldun Eroğlu, Prof.
Dr. Nesimi Yazıcı, Prof. Dr. Yahya Akyüz, Prof. Dr. Neşe Özden, Doç. Dr. Hatice Oruç, Doç. Dr. Sıla Şenlen’i ve 6 yıl bo-
yunca bütün yükü sabırla çeken Ar. Gör. Ertan Ünlü’yü anmak zorundayım.

    M.C.- Artık 10.01.2016 tarihi itibariyle emekli oldunuz. Geriye dönüp baktığınızda neler için zaman yetmedi neler
için uğraşınıza değdi?

    Y.K.- Bilim insanı için emeklilik diye bir şey olamaz. Okunmak için bekleyen kitaplar, okunmak için bekleyen arşiv
belgeleri varken bir tarihçi nasıl emekli olabilir. Bir 67 yıl daha yaşasam yine de hayalimdeki projeleri bitirebileceğimi
hiç sanmıyorum.

    Ben de bu düşüncelerle daha emekli olmadan önce kendime çalışma ofisi yapmak üzere 2 oda bir salon kibrit kutusu
gibi küçük, mütevazı bir daire satın aldım. Kendi imkânlarımla dayadım, döşedim. 2015 yılı yaz tatilinde kitaplarımı ofise
taşıdım. Bir odaya sığdırdığımız kitapları 2 oda bir salondan oluşan ofise zorlukla sığdırabildik. Destgâhımızı kurduk ve
çalışmalara başladık.

    Bir gün Dışişleri Bakanlığı Arşivi’nden bir telefon geldi. Beni görüşmek için çağırıyorlardı. Bugüne kadar gördüğüm

                                                               65
   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71   72