Page 62 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 62
tarih çevresi
dönüm noktalarından birisi oldu. Ben o günden sonra tarihe ilgi duymaya başladım.
1971 yılı haziran ayı sonunda fakülteyi başarı ile tamamladığımda Sanat Tarihi Hocamız Merhum Prof. Dr. Haluk Ka-
ramağaralı’ya uğradım. Kendisi ile ikili ilişkilerimiz çok iyi idi. Beni Sanat Tarihi’ne alabileceğini söyleyerek incelik
gösterdi. Ancak Sanat Tarihi benim için çok cazip değildi. Ayasofya’nın kubbe açıklığı şu kadar, Sultanahmet Camiinin
bu kadar vs. gibi bilgileri teferruat olarak görüyordum. Hocamıza teşekkür ettim ve tarihçi olacağımı söyledim. Bu bir an-
lamda benim için Hoca’ya verilmiş bir sözdü.
M.C.- İlk görev yılları başlıyor… Nereye atandınız?
Y.K.- İlk tayinim İstanbul Çatalca Lisesine çıktı. Din Kültürü öğretmeni olarak ilk defa ben atanmıştım. O yıl Merhum
müdürümüz Şahabettin Akalın bana Mantık, Sosyoloji vs. derslerini de yükledi. Fizik dersini vermek için epeyce uğraştığını
çok iyi hatırlıyorum. Fizik ile İlahiyat arasındaki köprüyü kurmak için epeyce uğraşmış ama başarılı olamamıştı. Bir taşra
okulunda görev yapmak zordu. Sonra 1975 yılında Ankara’ya nakil yaptırabildik.
M.C.- Mezun olur olmaz göreve başladınız, ancak hâlâ okuma azmini yitirmediniz… Tabii ikinci bir fakülte okuma
kararı alıyorsunuz? Sizi asla yıldırmayan bu okuma azminin hedefi ne idi?
Y.K.- Hukuk tahsili yapmak hayalimiz hala kayıp olmamıştı. Tek tercih yaparak Üniversite sınavlarına yeniden girdim.
Ama aldığım puan Hukuk Fakültesine yetmedi. İkinci yıl yeniden ÖSYM sınavlarına katıldım. Bu sefer iki tercihim vardı.
Hukuk ve Tarih. Hukuk yine olmadı ama aldığım puan DTCF’nin Yakınçağ Tarihi’ne kayıt yaptırabilmem için yeterli idi.
1979-80 öğretim yılında Kırşehir Kaman Kız Meslek Lisesi’nde öğretmen idim. Siyasi bir kararla oraya sürgün edil-
miştim. 1,5 yıl sonra Milliyetçi Cephe Hükümeti iktidara geçince bütün sürgünleri eski yerlerine getirdiler. Ben de Anka-
ra’ya tekrar döndüm ve o yılın ikinci yarısında Haziran sınavlarına katıldım. O sene derslere hiç devam etmediğim için
notlarım da pek iyi değildi. Ama yine de sınıfı geçebildim. İkinci sene tayinimi Yalçın Eskiyapan Ortaokuluna yaptırdım.
Burası “Üçlü Öğretim” veren bir okuldu. İki ayrı grup halinde ilkokul öğrencileri ders görüyorlar ve saat 15.00’de Ortaokul
öğrencileri derse başlıyorlardı. Ben de derslerimi sabah saatlerine alarak DTCF’deki derslerime rahatça devam edebili-
yordum.
M.C.- 1980’lerin puslu yıllarından bir anınızı anlatır mısınız?
Y.K.- O yıl 12 Eylül 1980 darbesini yaşadık. Ancak darbeyi sevinçle karşıladığımızı da itiraf etmek zorundayım. Çünkü
her akşam eve girerken “Çok şükür bugün de eve sağ salim dönebildik” diye dua ediyorduk.
O zamanlar DTCF’de bir tabur asker gece gündüz kalıyordu. Fakültede bir yeri kışla haline getirmişlerdi. Orada yatıp
kalkıyorlardı. Bunun dışında Fakültenin içerisinde sürekli olarak her gün görev yapan toplum polisleri vardı.
Bir gün kantini görmek istedim. Manzara çok ilginçti. Kantine girince 3 sıra masa vardı. Soldaki sırada solcular; sağdaki
sırada sağcılar oturuyorlardı. İki grubun sınır ihlallerini en aza indirebilmek için de orta sırada toplum polisleri oturuyordu.
Ben konumum gereği her iki gruptan da uzak durmaya çalıştığım için kantine girmekten vazgeçerek yine bahçeye döndüm.
Daha sonra Ankara Sıkıyönetim Komutanı değişti. Recep Paşa bir gün bütün askeri ve bütün polisleri Fakülteden çekti.
Ben adamın aklından şüphe etmeye başlamıştım. Ama ne hikmetse asker ve polis çekildikten sonra neredeyse hiç kavga
olmadı. Bunun da sebebini sonradan öğrendik. Recep Paşamız her iki grubun ileri gelenlerini peşin peşin Ankara dışına
çıkarmış ve il hudutlarına girişlerini yasaklamıştı. Diğerlerine de bunu güzelce anlatmış. Kavgaların bıçak gibi kesilmesi
böylece mümkün olmuş.
İkinci öğrenim yıllarımda artık sınıfın ağabeyi idim. Her iki grup da bana karşı saygılı davranmaktaydılar. Ben de on-
larla dersten başka bir şey hiç konuşmadım. Böylece 4 yıl boyunca hiçbir tatsız olay yaşamadan Fakülteyi bitirebildim.
- Bir taraftan DTCF’de Tarih Bölümü okuyorsunuz diğer taraftan –tabii eski bir üniversite mezunu olarak- oku-
duğunuz üniversitede hoca oluyorsunuz. Bundan bahseder misiniz hocam?
60