Page 60 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 60

tarih çevresi

                        Prof. Dr. Yılmaz Kurt ile Söyleşi*
                “Mücadele ve Azim Dolu Bir Ömre Sığanlar…”

                                                                                                                  Muhammed CEYHAN**

    M.C.- Sayın Hocam 17 Kasım 1948 tarihinde Osmaniye’de doğdunuz. Dilerseniz çocukluğunuza dair bir anı ile
başlayalım. O zamanlara dair neler geliyor aklınıza?

    Y.K.- Gerçek doğum tarihim -eğer doğruysa- 17 Kasım 1948. Ancak babam nüfusa kayıt için fazla acele etmemiş.
Nüfus kütüğüne doğum tarihim 10 Ocak 1949 olarak yazılmış.

    Lise son sınıfta Hava Harp Okulu sınavlarına girmek için nüfus kâğıdı isteniyordu. Ben o zamana kadar nüfus cüzdanı
sureti ile idare etmiştim. Nüfus cüzdanı çıkarmak için Osmaniye Nüfus Müdürlüğüne başvurduğum zaman memur bana:
“Sen hangi Yılmaz Kurt’sun” diye sordu. Şaşırmıştım. Çünkü bizim ailede Yılmaz adını taşıyan tek kişi bendim. Memur
beni sicil defterinin yanına çağırdı. Baktım gerçekten iki ayrı Yılmaz Kurt vardı. Birisi 10.01.1949 tarihli; diğeri de
10.01.1950 tarihli. Ben 1949’lu olanı seçtim ve nüfus cüzdanımı aldım. Yıllar sonra İstanbul Çatalca Lisesi’nde öğretmenlik
yaparken okula polis geldi. Beni asker kaçağı olarak arıyordu. Tabii esas aradığı ben değildim. 1950 doğumlu, olmayan
kardeşim Yılmaz Kurt’tu. Polis tutanak tutup gitti. Sonra bu olmayan kardeşimi mahkeme kararı ile kütükten sildirinceye
kadar pek çok sorun yaşadım. Askerliğimi bitirdikten sonra bile maalesef asker kaçağı olarak aranmaktan kurtulamadım.

    Osmaniye o zamanlar 25.000 civarında nüfusa sahip bir çiftçi kasabası idi. Osmaniye merkezde Yediocak Mahallesi’nde
büyüdüm. Sokağımız tarihi bir yapı sayılabilecek 3 gözlü su değirmeninden, Ak (Ağ) Değirmen’den adını almıştı. Sonra
adı nedense 40. Sokak oldu. Daha sonra sokağımızın renkli siması Dr. Mahmut Kobaner’in adıyla anılmaya başladı. Bu
değirmenin suyunda balık tutmak, Ak Değirmen’in gölgesinde barındığı ulu çınarın altında oturmak güzel günlerdi. Biz
sokakta çelik-çomak oynarken sokağımızda henüz elektrik yoktu. Bir gün, o meşhur beton direkler dikildi ve sokağımıza
elektrik geldi. Ancak evde buzdolabı görebilmek için daha uzun yıllar beklemek zorundaydık.

    M.C.- Kişiliğinizin gelecekte şekillenmesinde çocukluğunuzda yaşadığınız bir olayın etkisi var mı? Anlatır mısınız
bizlere?

    Y.K.- 7 Ocak İlkokulu’na kayıt yaptırdığımız gün babamla beni Başöğretmen’in odasına götürdüler. Başöğretmen
bana bazı sorular sordu ve kaydımın yapılması için izin verdi. Başöğretmen Hidayet Bey, belki 20- 30 yıl kasabanın bu
önemli ilkokulunun müdürlüğünü yaptı. Halkla iyi ilişki içerisinde idi. Emekli olduktan sonra bile sevilen sayılan bir insan
olarak uzun yıllar yaşadı. Onun döneminde Mehmet Kırıkkanat, Hakkı Öz, Asım Börüban gibi çok ciddi, tecrübeli hoca-
larımız vardı. Hepsi de unutulmayacak kadar önemli kişiliklerdi. Özellikle Başöğretmenimiz Hidayet Berker geleceğimin
şekillenmesinde çok etkili olmuştur. Ortaokul yıllarından Coğrafya öğretmenim Ali Özgümüş, Nilüfer Kılıç, lise yıllarından
Müdürümüz, Fizik, Kimya, Cebir, Geometri (4 ayrı ders) öğretmenimiz olan İhsan Güntürkün (Kara İhsan) ve Edebiyat
öğretmenimiz Salih Sefa Yazar, Yalçın Ersoy unutamayacağım öğretmenlerim olmuştur. Allah hepsine rahmet etsin, hepsini
rahmetle ve minnetle anıyorum.

    M.C.- Okumak, öğrenmek, öğretmek kavramları kafanızda ne zaman olgunlaşmaya ve şekillenmeye başladı?

* Osmanlı Sosyal ve Ekonomik Tarihi Prof. Dr. Yılmaz Kurt Armağanı, C. 1, Editörler: Doç. Dr. Hatice Oruç-Dr. Muhammed
Ceyhan, Akçağ Yayınları, Ankara 2016, s.11-25.
** Doç. Dr., Yalova Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı.

                                                               58
   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65