Page 57 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 57

tarih çevresi

Beyazi, Gök, Gök Ağaç, Gök Depe, Gök Virân, Kara Ali, Kara Baş, Kara Çor, Kara Depe, Kara Dere, Kara Hamza (2),
Kara Han, Kara İsa, Kara Keçi Virânı, Kara Kilise, Kara Kuyu(2), Kara Maksud, Kara Melik, Kara Meryem, Kara Pınar,
Kara Virân(3), Karaca Virân(5), Kızıl Celal, Kızıl Depe(2), Kızıl Kaya(2), Kızıl Kocalu, Kızıl Konak, Kızıl Mağara Deresi,
Kızıl Virân bu tür renk belirten yer adlarına örnek olarak verilebilir. Buna karşılık yeşil, sarı ve mavi gibi renkler yer adı
verirken hiç kullanılmamıştır.

          Diyarbekir (Amid) Sancağı yer adlarına dil yönünden baktığımızda kullanılan köy ve mezra adlarının %50’den
fazlasının Türkçe olduğu görülür. 869 köy ve mezra adından 438 tanesinin adı Türkçe veya Türkçe ek almış adlardır. Bu-
günkü Türkçede de kullandığımız Davud, Derviş, Kale gibi isimleri de Türkçe sayacak olursak bu oran %60’ları geçecektir.
Bizim etimolojisini bilemediğimiz için Türkçe saymadığımız isimler içerisinde de Eski Anadolu Türkçesi’nden hatta Orta
Asya Türkçesi’nden isimler çıkabilecektir. Ancak XVI. yüzyılda kullanılan yer adlarının %50’yi geçmesi bile burada Ka-
rakoyunlu ve Akkoyunlular döneminden kalma önemli bir Türk ve Türkmen varlığının olduğunu göstermektedir. Öyle
anlaşılıyor ki 1071 sonrasından beri bölgede Artuklular, Karakoyunlular, Akkoyunlular bayrağı altında büyük bir Türkmen
nüfusu iskân olundu ve işte bunlar Diyarbakır’ın dağına, ovasına Türkçe adlar verdiler.

          Yer adlarında Arapça kökenli adlar daha çok Till yani tepe kelimesiyle yapılan adlarda görülmektedir. Til Arab
(2), Til Gazi, Til Gebr, Til Harmus şeklinde yapılmış 20 ayrı ad bulunmaktadır. Göz veya pınar anlamındaki ayn kelimesi
ile ise Ayn Germe, Ayn Neccar gibi 4 ad vardır. Abdal Mehmed, Ahmedî, Bahaeddin, Gazalî gibi adlar her ne kadar Arapça
ise de bunlar bugünkü Türkçemizde de kullanılan adlardır. Aşağı ve yukarı anlamlarında süflâ ve ulyâ kelimeleriyle ayrılan
köylerin ifade edilmesi de dönemin bir özelliği gibi XVII. ve XVIII. yüzyılda devam etmiştir.

          Farsça’nın etkisi ise daha sınırlı görünmektedir. Herberun, Hezariyan, Hin Germe (Heft Germe), Hüveydi, Per
Çalan, Saligan, Sivgan, Sürkan, Zubari gibi yer adları Farsça etkisi gösteren yer adları arasında sayılabilir. Ancak bu
durum sadece köyün adı ile sınırlı görünmektedir. Köyde yaşayanların isimlerine baktığımızda önemli bir eğilim yansıtacak
kişi adları tespit edilmemektedir. Bu köylerden ve aşağıda yer alan etimolojisi tam olarak tespit edilemeyen köylerden
önemli bir kısmının Pöçiyan Cemaatine bağlı köyler olduğunu da eklememiz gerekmektedir. Bunlardan Batna (25 nefer),
Bayevik (5 nefer), Hezariyan nâm-ı diğer Bakavis (17 nefer), Saligan nâm-ı diğer Haligan (40 nefer) nüfusa sahip köyler-
dir.

          Bakos, Batna (Mehran), Başin, Bayevik, Biro, Bodo, Cemük, Cerrik, Hanos, Harta, Hezraz, Heyni, Kerdereşan,
Keligan, Kiro, Körtin (Dikme Taş), Kübeyşi, Marito, Mecrefi, Merdesi, Merkmes, Mirhend, Percom, Reşkan, Semlik,
Sivgan, Şelibe, Tezin, Tumat, Zoga, Zoğdi gibi isimlerin etimolojisini tam olarak tespit edebilmek bizce mümkün olmamıştır.
Bu isimler Arapça, Farsça olabileceği gibi Süryanice, Ermenice, Kürtçe vs. diğer dillerden de olabilir. Bu konunun araş-
tırılması da tarihçilerden çok, kıymetli dilcilerimizin işidir.

          Safevî karışıklıkları döneminde İran’ın propagandaları sonucu Alevî-Bektaşî görüşlü birçok Türkmen cemaatinin
Anadolu’dan kaçarak İran’a gittikleri ve burada Safevî devletinin kuruluşuna katıldıklarını bilmekteyiz24. Bunlardan Mu-
nuya değinilmişti.
24 Sümer, Faruk, Safevi devleti’nin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Ankara 1992, s. 29. 1508 yılında
Şah İsmail Dulkadir ilini basıp, yakıp yıktıktan sonra dönerken Diyarbekir hakimi Musullu Emir Bey de,- belki de Dul-
kadirli Alaüddevle tehlikesinden emin olmak için- bir kısım akraba ve oymağı ile Şah İsmail’in huzuruna gelmiş ve mü-

                                                               55
   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62