Page 42 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 42

tarih çevresi

nülmektedir. Dulkadirli beyi görevini üstlenen Karaca Bey’in oğlu Halil Bey ve ona bağlı Bozoklu Türkmenler, Kahire’nin
bu atamasını kabul etmeye yanaşmadılarsa da 1 yıl kadar sonra kabule mecbur oldular.

          Adana çevresini kontrolleri altında tutan Türkmenlerin yardımıyla Memlûk kuvvetleri 1360 yılında Adana’yı ele
geçirdiler. Sârımüddin lakabını taşıyan İbrahim Bey’in 1381 yılında Türkmen başbuğu (mukaddem) ve 1383 yılında Adana
valisi (nâib) olduğunu biliyoruz.8 Aşıkpaşazâde’ye göre9 Ramazan Bey’in ölümünden sonra beyliğin başına İbrahim Bey
geçmiştir. Halil Edhem’e göre10 Ramazan Bey’den sonra, Mir Ahmed, İbrahim, İzzeddin Hamza, Mehmed, Ali, Arslan
Davud ve Halil Bey sırasıyla beylik yapmışlardır.

          Memlûkler bir süre sonra Halil Bey’i görevden alarak yerine merkezden Mübarekşah el-Tazî’yi atayınca, Halil
Bey bu atamayı kabul etmediği gibi yeni atanan valinin kuvvetlerini yenerek kendisini öldürmüştü. 1378 yılında cereyan
eden bu olayda Ramazanoğlu İbrahim Bey de Dulkadirlileri desteklemişti. Bu başarının ardından Ramazanoğulları Memlûk
hakimiyetinden çıktılar. Dımaşk (Şam) valisi Çoltamur ve Halep Valisi Temürbay, bunları cezalandırmak üzere Adana’ya
girerek obalarını yağmalattılar. Erkekler öldürüldü, kadınlar esir alındı. Buna çok üzülen Türkmenler hemen kendilerini
toparlayarak Kurtkulağı’nın doğusunda eski Payas-Misis yolu üzerinde bulunan Demürkapu (Bâbü’l- melik) denilen yerde
pusu kurup Memlûk ordusunu büyük bir yenilgiye uğrattılar. Türkmenlerin eline 30.000 deve ve 13.000 eğerli at olmak
üzere birçok ganimet geçti.11

          1381 yılında Dulkadirli Halil Bey’in yenilgisi üzerine müttefiki Ramazanoğlu İbrahim Bey de birinci hedef oldu.
Memlûkler tarafından Halep valiliğine getirilen Yel Boğa el-Nasırî ilk iş olarak Osmaniye yakınlarında yaşayan Kınıklılar
ile Adana çevresinde yaşayan Yüregirlilerin arasını açarak Ramazanoğulları arasında fitne çıkardı. Arkasından Amik ovası
üzerinden hareketle Misis’e kadar geldi. Türkmen çadırları yağma edildi, erkekler dağlara çıktılar. Memlûk ordusunun
geldiğini duyan İbrahim Bey de aynı şekilde kuvvetlerini alarak dağlara çekildi. Memlûklerin Sis (Kozan) valisi, İbrahim
Bey’i, kardeşi Kara Mehmed’i ve annesini yakalamıştı. Yel Boğa Sis’e gelerek bu esirlerin hepsini İbrahim Bey’in annesi
de dahil olmak üzere kılıçtan geçirdi.12 Yel Boğa Misis’e geri dönerken Sarıçam yakınlarında pusu kuran Yüregirli Türk-
menlerin baskınına uğradı. Yel Boğa ile birlikte Halep komutanlarından birçoğu kayboldular. Türkmenlerin Demirkapı’yı
tutmuş olduklarını öğrenince deniz kenarında bulunan Ayas’a sığındılar. Gözünden yaralanan Yel Boğa büyük mücadeleler
vererek Demürkapı’ya kadar gelebildi. Buradan geçebilmesi ise ancak Halep’ten gelen yardımcı kuvvetler sayesinde müm-
kün oldu.13

          İbrahim Bey’den sonra Üçok’lu Türkmen emirliği ve Adana hakimliği görevine kardeşi Şihâbeddin Ahmed Bey
getirildi. Ramazanoğulları hanedanından adı kaynakta açıklanmamış ve Bire (Birecik) hâkimi bulunan birisine 1384-1385
(H.786) yılında Memlûk sultanı hil’at giydirmişti.14 1399 yılında Sultan Berkuk’un ölümü üzerine yerine geçen Sultan
Ferec’in çocuk yaşta olması ve valileri ile sürekli mücadele etmek zorunda kalması gerek Maraş’ta, gerekse Çukurova’da
yaşayan Türkmenlerin serbest hareket edebilmeleri açısından çok önemli idi. 1401 yılında Ramazanoğlu Ahmed Bey’in
müttefikleri ile birlikte Haleb’e baskın düzenleyerek Timur kuvvetlerinden 3.000’den fazla askeri öldürdüklerine dair Tağ-
rıbirdi’de yer alan bu haber diğer kaynaklarca doğrulanmamıştır.15 Aynı yılın Nisan ayında Timur kuvvetlerinin Halep’ten
ayrılması üzerine Haleb’i yağmalamak isteyen Suriye Araplarının emiri Nu’ayr bin Hayyâr’ı durdurmakta zorlanan Vali
Demirtaş, Ramazanoğlu Ahmed Bey’den yardım istedi. Kalabalık bir kuvvetle Haleb’e gelen Ahmed Bey şehri kurtarınca
büyük bir ün kazandı ve Sultan Ferec tarafından ödüllendirildi.16 1401 yılı içerisinde Ahmed Bey Şam Valisi Tağrıbirdi ile

8 F. Sümer, “Çukurova Tarihi.”, s. 37.
9 Hoca Sadeddin, Tacü’t-tevârîh, c. II, İstanbul 1283, s. 356.
10 Halil Edhem (Çev.), Düvel-i İslâmiyye, İstanbul 1345 (1927), Millî Matbaa, (Yazarı: İstenley Len Povel), s. 318.
11 M. C. Şehabeddin Tekindağ, Berkuk Devrinde Memlûk Sultanlığı (XIV. Yüzyıl Mısır tarihine dair araştırmalar), İstanbul
1961, s. 88-89; F. Sümer, “Çukurova Tarihi.”, s. 37; C. Kanat, “Memlûkler ve Çukurova”, s, 103.
12 Ş. Tekindağ, Berkuk Devrinde Memlûk Sultanlığı, s. 89-90.
13 İbn Hacer el-Askalanî Ebu’l-fazl Ahmed bin Ali, İnba’u’l-gumr bi-Enbâ’u’-ömr, Cüz 2, Neşr. Muhammed Abdulmuîd
Han, Haydarabad 1968, s. 138; F. Sümer, “Çukurova Tarihi.”, s. 39-40.
14 F. Sümer, “Çukurova Tarihi.”, s. 40. F. Sümer burada Yel Buğa’nın hareketini ikinci defa ve Ahmed Bey zamanında
olmuş bir olay gibi anlatmakla bir tarih yanlışlığı yapmaktadır.
15 Ebu’l-Mehâsin Cemâleddin Yusuf İbn Tagrıbirdi, En-Nücûmü’z-zâhire fî Mülûki Mısr ve’l- Kahire, c. VI/1, Neşr. Will-
liam Popper, Berkeley 1915, s. 58.

                                                               40
   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47