Page 37 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 37

tarih çevresi

olarak dağıtılabilirdi.

          Ze’âmetler de tıpkı timarlar gibi erbâb-ı seyf denilen askerî sınıfa, hizmetlerine karşılık tayin olun-
muş bir geçim kaynağıdır. Has, ze’âmet ve timarların hepsine birden ortak bir deyim olarak dirlik denilmek-
tedir. Ze’âmetlerin sayısına gelince Rumeli eyaletinde Paşa sancağında 337, Mora sancağında 100 olmak
üzere toplam 914 ze’âmet bulunuyordu. Anadolu eyaletinde 195 ze’âmet, Cezayir eyaletinde 126 ze’âmet
bulunmaktaydı. XVI. yüzyılın sonlarında Osmanlı eyaletlerindeki ze’âmet ve timar sayısını bir tablo halinde
vermek faydalı olacaktır.

                                           TABLO I: Aynî Alî Efendi’ye Göre
                                Ze’âmet ve Timâr Sayıları (1560-1584)11

Eyalet Ze âmet Sayısı Timâr Sayısı  Toplam Kılıç  Toplam Cebelü
                                    4600          101550
Rumeli 1079 8161 9240 30000
                                    1400
Anadolu 195 7115 7310 17000         1800
                                    35548 38054
Cezayir 126 1492 1618 4500

Karaman     106 1514 1620

Sivas 109 3021 3130 9000

Maraş 29    2140 2169 5500

Haleb 104 799 903 2500

Şam 128 868 996 2600

Kıbrıs 40   1627 1667 4500

Trablus Şam 63  577 614

Rakka 38    616 653 1400

Trabzon 56  398 454 750

Diyarbekir  42 688 730

Erzurum 122 5157 5279 10800

Çıldır 97   459 556 1700

Van 199 916 1115 3500

TOPLAM (15 Eyalet) 2533

          Yukarıdaki tabloda Bosna, Tameşvar, Şam, Musul, Şehrizul gibi eyaletlerin olmadığı görülmektedir.
Buna rağmen Osmanlı devletinin askerî yapısında timar sisteminin ne kadar etkili olduğunu göstermek için
yukarıda verilen rakamlar yeterlidir. 38.054 dirlik sahibinin 101.550 cebelü ile sefere katıldığını düşünecek
olursak her dirlik sahibinin yaklaşık 2 asker götürmekte olduğunu söyleyebiliriz12. Yukarıdaki tabloda açıkca
görüldüğü gibi askerî dirliklerin büyük bölümünü (%93) timarlar oluşturmaktadır.

          Osmanlı ekonomisinin ve askerî yapısının temelini timar sistemi teşkil etmekteydi. Timar sisteminin
tam olarak işlediği ve Osmanlı klasik dönemi olarak adlandırılan dönem devletin en parlak yılları oldu.
Timar kelimesinin etimolojisini Grekçe veya Arapça kelimelerle açıklama çabaları yeterince ilgi görmemiş
ve kelimenin Farsça kökenli olduğu görüşü yaygınlık kazanmıştır13.

          Timar en yaygın tanımı ile, geçimlerini veya hizmetlerine ait masrafları karşılamak üzere bir kısım
asker ve memurlara, muayyen bölgelerden kendi nam ve hesaplarına tahsili selâhiyetiyle birlikte tahsis edil-

11 Kavânîn, s. 13- 18.
12 Timarlı sipahinin savaşa götürmek zorunda olduğu, “bürüme, cebelü, bağırdak, gulâm, nöker, geçim” gibi terimler
hakkında bkz.: Nicoara Beldiceanu, XIV. Yüzyıldan XVI. Yüzyıla Osmanlı Devleti’nde Timar, Çev. Mehmet Ali Kılıçbay,
Ankara 1985, s. 87- 98.
13 Ömer Lutfi Barkan, “Timar”, Toplu Eserler, s. 805- 806.

                                                      35
   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42