Page 39 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 39
tarih çevresi
şımaları için reayaya baskı yapamazdı17. Hatta sipahinin toprakları farklı köy ve mezra’alardan verilerek
belirli topaklar üzerinde bir toprak aristokrasisi yaratılmasının önüne geçilmeye çalışılırdı. Ancak timarlı si-
pahi belirli toprakların öşür gelirini toplamakla geçindiği için bu gelirin düşmemesine özen gösterir, uzun
süre toprağını ekip biçmeyen kişiden çift bozan adı altında bir vergi alırdı. Sefere katılmayan sipahinin dir-
liğinin elinden alınarak bir başka hak sahibine verilmesi kanundu18.
Sıradan Osmanlı timarının yanında sefere bizzat katılmayıp yerine asker (cebelü) göndermek kar-
şılığında verilmiş mülk timar veya eşkincili mülk timar denilen timarlar da vardı. Bunlar daha çok Karama-
noğulları ve diğer Anadolu beyliklerinden devir alınmış topraklarda görülen az çok kuvvetli bir soy asaletinini
devam ettirmekte olan timarlardır. Hatta Rumeli’de de bazı Hırıstiyan beylerin ellerinde bırakılan timarların
böyle aile mülkü eşkincülü timarlar olduğu görülmektedir19. Bunun yanında derviş, şeyh gibi dinî nitelik ta-
şıyan kişilere de bu şekilde eşkincili mülk timarlar verildiğine dair tahrir defterlerinde birçok örnek bulmak
mümkündür.
Bir başka timar ise kalelerdeki askerlere verilen mustahfız timarları idi. Bu tür timarların gelirlerinin
bizzat sefere katılan askerlerin timarlarına nazaran daha az geliri olduğu (çoğu 1.000- 2.000 akça) görül-
mektedir.
Timar sisteminin bozulmaya başladığı tarih ile büyük nüfus ve arazi sayımlarının yapılmasının terk
edilmesi tarihinin örtüşmesi herhalde bir tasadüf değildir. I. Ahmed zamanında (1603- 1617) Sadrazam
Murad Paşa, timar ve ze’âmet sahiplerinin sayısının tesbiti amacıyla Defter Emini Ayn Ali Efendi’ye bir
risale kaleme aldırmak ihtiyacını duymuştu. Koçi Bey 1630’de IV. Murad’a takdim ettiği risalesinde timar
sisteminin nasıl bozulduğunu uzun uzun anlatır: Hakk-ı mukâtele olan ve İcmâl defterlerinde kılıç kayd olu-
nan ze’âmet ve timarlar paşmaklık ve arpalık yoluyla kılıç ehlinin elinden alınmış, cücelere, dilsizlere ve
büyük kişilerin kölelerine verilmişti. Hizmetkâr ve köleler üzerinde görünen timar ve ze’âmetlerin gelirlerini
ise yine efendileri topluyordu. Bunu önlemek için yapılması gereken tek şey ise “sefer sırasında bizzat yok-
lama yaptırıp sefere katılmayanların dirliklerini ellerinden almak” olarak gösterilmekteydi20. Kanunî’nin
veziri Rüstem Paşa zamanında başlayan timarların iltizama verilmesinin yaygınlaşması ve özellikle III.
Murad döneminde yabancılara 300 akça karşılığı timar verilmesi, III. Mehmed zamanında (1595-1603) timar
sistemindeki bozukluğu su yüzüne çıkarmıştı. IV. Mehmed zamanında (1648- 1687) artan malî sıkıntıyı gi-
derebilmek amacıyla timar gelirlerinin %50’si müsadere edilmişti21. Eskiden olduğu gibi mufassal ve icmal
defterleri tutulmadığı için dirlik değişiklikleri rûznâmçe denilen defterlere işlenmekle yetiniliyor ve timar
gelirleri sürekli olarak hazineye alınarak hass-ı hümayuna yazılıyor veya mukata’alara ilhak ediliyordu.
XVIII. yüzyılın başlarına gelindiğinde timar gelirleri azalmış olduğundan eskiden büyük gelire sahip olan
timarlar, “baykuş ve karga” yuvası olmuş, timarlı sipahi değil sefere cebelü eşdirmek, kendi karnını bile do-
17 TKGMA, TD.155, Diyarbekir Mufassal Defteri, Kanunnâme.
18 N. Beldiceanu, XIV. Yüzyıldan XVI. Yüzyıla Osmanlı Devleti’nde Timar, s. 67.
19 Ömer Lutfi Barkan, “Osmanlı Devrinin ‘Eşkincülü Mülkler’i veya ‘Mülk Timarlar’ı Hakkında Notlar”, Türkiyede
Toprak Meselesi, s. 901.
20 Göriceli Koçi Bey, Koçi Bey Risâlesi (Eski ve yeni harflerle), Yayına hazırlayan Yılmaz Kurt, 2. Bs., Ankara 1998,
s. 93- 94, Akçağ Yay.
21 Halil Cin, Osmanlı Toprak Düzeni ve Bu Düzenin Bozulması, Ankara 1978, s. 109- 111.
37