Page 29 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 29
tarih çevresi
Çepni adı defterimizde sadece kişi adı olarak geçmektedir. Adana sancakbeyinin divan kâtibi Çepni veled-i Sü-
leyman’ın belki kendisi de Çepni idi. Faruk Sümer, 1519 yılında Sarıçam nahiyesinde yaşayan bir Çepni oymağından söz
etmektedir33. Ancak 1525 yılı kayıtlarında böyle bir cemaat görülmüyor.
Salur boyunun adını taşıyan 24 nefer vergi nüfusuna sahip bir cemaat Karaisalı nahiyesinde yaşamakta34 ise de
Adana sancağında bu isimde köy ve mezra bulunmamaktadır.
İğdir (Eğdir) boyunun adı Eğdir Bükü ve Eğdir Köyü şeklinde iki ayrı mezraya isim olmuştu35.
Eymir boyunun Halep Türkmenlerinden ayrılarak bölgeye gelmiş olan bir kolu Eymir İlyaslu adını taşıyan 17
neferlik bir cemaat halinde Karaisalı çevresinde yaşıyordu36. Bu ismi taşıyan yer adı tespit edilememiştir.
Yüregir ve Kınık boylarının isimlerinden Yüregir ve Kınık nahiyeleri anlatılırken söz edildiğinden burada sadece
isimlerini anmakla yetineceğiz.
Bir bölgeye konan bir boy bazen boy beyinin adını veya kendi adını o yöreye ad olarak vermekteydi. Bu yüzden
aynı adın hem aşiret adı hem de köy veya mezra adı olarak kullanıldığını sıkça görmek mümkündür.
Ahilü, Ali Fakih, Ali Oğlu, Arslan Köyü, Beşiri, Beytemüroğlu Şahruh, Bilal Viranı, Boğa Şeyhlü, Bülbülî, Büyük
Ece, Cevherî, Dursun Hacılu, Dündar Alan, Eğlence, Ekiz Oğlu, Eyüb Oğlu, Gaziler, Gök İshaklu, Gökçekler, Hacılu,
Hacı Fakihoğlu, Hacı Gaybi, Hamid Hacı, Hasan Hacı, Hasanlar, Kaçar Bükü, Kadı Mescid, Kara Sadıklu, Kara Sofu
(Kara Soku), Karaca Viran, Karaisalu, Karalar, Karamanlu Yakası, Karaoğlu Köyü, Kızılca Ali, Kodukkızı Oğlu, Kör
Mesud, Köse Hacı, Kuduz Han, Mustafa Viranı, Ömerlü, Sadullah Fakih, Saltık, Sarı Çoban, Selim Bey Mescidi, Selman
veled-i Hamace, Sevinç Hacı, Sofu Dede, Saru Karı, Sunkur Deyri, Sülü Bey, Şeyhler, Şeyh Ali Bey, Şeyh Yakub Çelebi,
Tatar Musa, Tursun, Yakub Temürcioğlu, Yaraş Hacı, Yasgüden, Yavaşbey Bucağı, Yunus Dede,
Oymak, Ulus adlarına örnek olarak da Danişmend, Kürdler, Özbek Bükü, Runkuş, Tatar, Tatar Musa, Varsak
Öyüğü, Türkî adlarını gösterebiliriz. Bunlardan Türkî mezraasının adı, Faruk Sümer’in de işaret ettiği gibi37, Yarpuz ya-
kınlarında bir mevki olup Türkî Makbereliği şeklinde günümüze kadar gelebilmiş çok az sayıdaki isimden birisi olması
bakımından önemlidir.
II. Coğrafî Özelliklere Dayalı Tasvirî Adlar:
Yeni bir coğrafyayı kendine vatan tutan insanlar bulundukları yerdeki önemli coğrafi özelliklerden, dağ, tepe,
ırmak, pınar vs. yararlanarak orasını adlandırmışlardı. Bazen toprağın rengi, bazen büyük bir taş o yerin yeni adını vermede
rol oynamıştı. Bölgenin adı olan Çukurova adı bile dümdüz toprakları ifade için verilebilecek en güzel isimdi herhalde.
a. Dağ, Tepe, Mağara vs. Adları: Ak Dağ (dağ, Hacılu), Boz Tepe, Çanak Viranı, Çatal, Derelü, İn Öyüğü, Ma-
ğara, Mağaralu, Tepe Bağ, Kireçlik, Kara Depe gibi adlar bu şekilde verilmiş tasvirî adlar olarak görülmektedir.
33 F. Sümer, Oğuzlar, s. 322. Asıl kaynak, TD.69 (1519).
34 TD.450(1525), s. 301.
35 TD.450(1525), s. 17, 52.
36 TD.450(1525), s. 230. Ayrıca Diğer Eymir İlyaslu isminde 11 neferlik bir kol da haric ez defter olarak yazılmıştı (s.
222).
37 F. Sümer, “Çukur-Ova Tarihi”, s. 26.
27