Page 73 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 73

tarih çevresi

müddet okuduktan sonra, 1886’da Toğrakiye Medresesi’nde Canikli Hoca
Mehmet Hamdi Efendi’nin halkasına katılmıştı. Canikli Hoca da Samsun
Çarşamba’nın bir köyünden idi. 1858 yılında Amasya’ya gelmiş; dönemin ünlü
âlim ve mutasavvıfı Mevlana el-Hac Mustafa Takiyyüddin Şirvani’den
1869’da icazet almıştı. Amasya’da müderrislik yapıyordu. 1878 yılında
Doğrakiye Medresesi, Yeşilırmak’ın taşmasıyla harap olmuş, vakıflarını da
kaybetmişti. Canikli Hoca bu medreseyi, cadde üzerinde ve geniş bir bahçe
içinde, bu sefer ahşaptan ve iki katlı biçimde yeniden ihya etmiş; buranın
müderrisliğini de fahri olarak üstlenmişti24. Olcay, Canikli Hocayı
“Amasya’da yetişen, sohbeti ile müşerref olduğum âlimlerin en
değerlilerindendir” diye tanımlar. Canikli, boş zamanlarında tarım ile de
uğraşıyordu. Amasya’da Giresun’dan getirttiği fındık fidelerini yetiştirmek
için uğraşıyor; ipekböcekçiliği konusundaki bilgisi ve uzmanlığı ile halkı
aydınlatıyor ve herkesi çalışmaya teşvik ediyordu. Ziyere Köprü mevkiinde
bahçesi vardı. Geçimini kendi emeğiyle buradan sağlardı. Zamanının büyük
bölümünü Toğrakiye Medresesi’nde geçirir; fahri olarak talebe okuturdu
(Olcay 2002). Mustafa Asım, Amasya’ya gidip gelen arkadaşı “İbasyalı”
Mehmed Efendi’den bu durumları duymuş olmalıydı. Nasıl olsa Ağrakiye
müderrisi Canikli de hemşerileriydi. Amasya’da bilim yapılabileceği ve
yaşama imkânı bulabileceği kanaatine varan Mustafa Asım ve Aybastılı diğer
bir arkadaşı Molla Tahir oğlu Süleyman, 1889 yılında, Amasya’nın yolunu
tuttular. Canikli Hoca’nın yanında Ağrakiye Medresesi’nde önceki arkadaşları
Mehmet Efendi ile tekrar buluştular. Mustafa Asım, yazdığı özgeçmişinde
Ağrakiye medresesinde okuduğunu belirtiyor. Onun Amasya’da bulunduğu
yıllar Canikli Hoca’nın Ağrakiye Medresesi’nde çalıştığı yıllardır. Dolaysıyla
Canikli onun hocası olmalıdır. Ancak Mustafa Asım, yıllar sonra dersiamken
talebelerinden birisine verdiği bir icazetnamede (YA-MAY-K1-015)
Amasya’daki hocasının Mevlânâ Abdülaziz Gümüşhânevî olduğunu belirtiyor.
Bu durumda Canikli Hoca Tuğrakiye’de fahri ders okuttuğuna göre asıl resmi
müderrisin Gümüşhanevî olduğu düşünülebilir. Ya da Mustafa Asım Ağrakiye
’de yatıp kalktığı halde başka bir yerde görevli olan Gümüşhanevi’den ders
almış olabilir. Her ne ise, bahsettiğimiz üç arkadaş diğerleriyle birlikte, üç sene
sonra 1891 yılı sonunda Amasya’da icazet alıyorlar. Bu vesile ile Toğrakiye
Medresesi’nde icazet töreni düzenleniyor.

        Mustafa Asım’ın bahse konu mektubu, bu icazet töreni hazırlıkları
münasebetiyle yazılmıştır. Aile arşivimizde mektubun maalesef aslı değil
müsveddesi mevcuttur (YA-MAY-K6-020). Bu belgenin eski yazı kopyası,
çevriyazısı ve bugünkü Türkçeye uyarlanmış biçimi makalemizin ekine
konmuştur. 6 Aralık 1891 tarihli bu mektupta, özellikle giriş kısmında ağdalı
bir dil kullanılmıştır. Mustafa Asım’ın babası çiftçilikle uğraşmaktadır ama
dedesi Osmanlı ulema sınıfındandır. Çiftçilikle meşgul olmasına rağmen
babasının da en azından bu mektubu anlayacak kadar okumuş yazmış kültürlü
birisi olduğu anlaşılıyor. Babası ulemadan birisi olduğuna göre böyle olmasını
da doğal karşılamak gerekir.

        Mustafa Asım, o günlerde Aybastı’dan Amasya’ya yeni dönmüştür.
İcazet töreni hazırlıkları içerisindedir. Babası onu yolcu ettikten sonra,

           24 Doğrakiye’nin daha önceki müderrisleri için bkz. Hüseyin Hüsameddin
2007: c. 1, s. 171. Ayrıca bkz. Olcay 2009: 65.

                                 781
   68   69   70   71   72   73   74   75   76   77   78