Page 69 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 69

tarih çevresi

Safalık köyünde idi. Çonkara, Esenli ve Yakacık köylerinde de birer medrese
vardı5. Ancak 1305/1888 tarihli Salname (13: 24) sayesinde, bunlardan üçünün
kaybolduğunu, geriye kalanlardan birinin Esenli Medresesi, diğerinin ise
Hoşkadem Medresesi6 olduğunu, ilkinde otuz, ikincisinde otuz bir talebe
bulunduğunu biliyoruz.

        1892-1893 öğretim yılında bütün İmparatorlukta üç bin elli yedi usul-i
cedide/yeni yöntem okuluna karşılık hala on sekiz bin dokuz yüz otuz sekiz
usul-i atika/eski yöntem okulu vardı. Mustafa Asım’ın vilayeti Trabzon’da ise
bu sayı iki yüz yirmi dokuza karşılık iki bin üç yüz doksan idi (Kodaman 1980:
128, 141-142).

        Bu rakamlar bize yeni usule göre eğitim yapan modern okulların
ekonomik sıkıntılar ve öğretmen yokluğu sebebiyle pek yayılamadığını,
medreselerin önemi giderek azalsa da hala hâkimiyetlerini sürdürdüklerini
gösteriyor. Bilindiği üzere bu ikilik Cumhuriyet döneminde medreselerin
kaldırılmasına kadar devam edecektir. Maarifte yapılan bu köklü değişimle,
fiziki olarak medreselere son verilmiştir ama Türkiye’de asırların yoğurduğu
ve oluşturduğu toplumsal ve kültürel tabanın zihin dünyasını ve davranışlarını
değiştirmek pek kolay olmayacaktır. Bu soruna aşağıda tekrar dönülecektir.
Çizmeye çalıştığımız bu coğrafi, sosyal, ekonomik ve kültürel şartlar ve ortam
içinde Mustafa Asım’ın ailesi, çocuğunu nasıl eğitecekti? Ailede okumuş
olanlar vardı. Dedesi ulemadandı. Ama aile çiftçilikle geçinmekteydi. Öyleyse
Mustafa Asım ya uygulama içinde öğreneceği geleneksel meslek olan çiftçiliğe
devam edecekti ya da dedesinin yolunu takip ederek eski usulde eğitim öğretim
görecekti. Çünkü bu ailenin İstanbul’da yüz yılı aşkın süredir maarifte yapılan
yenileşme hareketlerinden ve bunların Trabzon merkez ve bazı sahil
kasabalarına doğru yeni usul iptidai mektep ve rüşdiye gibi uzantıları olan
okullardan haberlerinin bile olduğu çok şüphelidir. Duymuş olsalar bile oralara
gitmek öyle kolay değildi. Bu durumda tek çare dedesinden yararlanmak ve
köydeki eski usul eğitim yapan sıbyan mektebine gitmekti. Bu açıdan şanslı
bile sayılabilirdi.

        Temyiz yaşına ulaştığında aile içinde evde ağabeyi Salih ve kendisinin
mürebbim/eğitmenim diye nitelendirdiği ulemadan dedesi Ali oğlu Molla
Ömer’den “Elifba”yı ve Kur’an’ı öğreniyor. Kur’an Kıraatini7 “erdemli âlim”

          5 Büyük 2020: 275, 280, 282, 322, 369. Bu deftere göre, Sefalık’taki
müderrisler Cıbıroğlu Mehmet Efendi ile Karaköçekoğlu Mehmet Efendi bin Mehmet
idi. Çonkara’da müderris Gülcüoğlu Ali Efendi bin Ömer, Esenli’de Demircioğlu
Mehmet bin Mehmet, Yakacık’ta ise Karakulaçoğlu Osman Efendi bin Mehmet idi.

          6 Bu medrese, Eceli’nin Çonkara mahallesi ile Hoşkadem arasında idi. Tam
yeri için bkz. Yediyıldız, Tarihsiz: 14-15. 1834 yılında Çonkara sekiz ailelik,
Hoşkadem ile sınırdaş ayrı bir köy idi. Hoşkadem Medresesi’nin adı bazı yerlerde
Çonkara Medresesi olarak geçmektedir. Bu medresede bir vakitler Aybastı Ortaköylü
Erzenzâde Mehmet Efendi’nin oğlu İbrahim Efendi Molla Cami’ye kadar ders
okutmuştur. Sonra İstanbul’da Fatih’te Bahr-i Sefîd Ayak Kurşunlu Medresesi’nde
Sivaslı İbrahim Efendi’den ders okudu ise de babasının vefatı üzerine icazet alamadan
geri dönmüştür. 1883’te Aybastı Nahiyesi Niyabetine tayin olmuş, iki üç kısa fasıla
dışında vefatına kadar (1909 ) bu görevini sürdürmüştür (Albayrak 1996: II, 152).

          7 Kur’an’ın usul ve kaidesine göre okunması.

                                    174
   64   65   66   67   68   69   70   71   72   73   74