Page 47 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 47

tarih çevresi

koleksiyonlarını okumuştur. Yine Âlûsî ile birlikte âlim ve şair Kayravanlı
İbn Reşîk’in (öl.1064) şiir kültürü ve teorisi, İslam’ın şiire bakışı, şiir eleştiri-
si ve belâgat ve me’anî konularına dair Umde’si ve diğer eserleri ile Mehmed
Saîd Sünbül’ün Evveliyât’ını okumuştur. Ayrıca babası Numan Âlûsî’nin
Cilâü’l-Ayneyn ve Gâliyetü’l-Mevâiz adlı iki eserini; dedesi Şehabeddin
Mahmud Âlûsî’nin Ruhu’l-Me’ânî adlı Kur’an Tefsirini19 okumuştur. Musta-
fa Asım’ın Ali Alaeddin Âlûsî ile incelediği kitaplar arasında 19. Yüzyılda
Hindistan’da Ehli Hadis Ekolü’nün kurucularından Hintli âlim Sıddık Han’ın
(öl. 1890) Fethü’l-Beyân adlı Tefsiri de vardır. Bu ekol fıkıh mezheplerine ve
tasavvufa karşıdır. Sıddık Han’ın bu eseri İmamı Şevkani merkezli bir çizgi-
dedir. Hintli Hanefi fakihi ve muhaddis Muhammed Âbid’in (öl.1841) Has-
ru’ş-Şârid fî Esânîd-i Muhammed Âbid (İnce 2009: 246-247) adlı eseriyle de
Mustafa Asım, Ali Alaeddin Âlûsî sayesinde tanışmıştır. Bu eser yazarın tah-
sil ettiği ilimler ve rivayet ettiği kitapların isnatlarını içerir. Yazar Yemen’e
giderek orada tabiplik yapmış; aynı zamanda Şevkani’nin derslerine katılmış-
tır. Şevkani ile ilişkisi daha sonra da hep devam etmiştir. O da yenilikçidir.
Mısır’ı eleştirmekte, orada ilmin yok olduğunu, geriye “taklit ve tasavvuftan
başka bir şey kalmadığını” ifade etmektedir.

          Bütün bunların dışında Mustafa Asım, Ali Alaeddin Âlûsî ile Tunuslu
İbn Azzûz diye tanınan Şeyh Muhammed Mekkî’nin kitaplarını da okumuş-
tur. İbn Azzûz, doğum yeri Nefta’da müftülük ve kadılık, Tunus Zeytuniye
Medresesi’nde müderrislik yapmıştır. Dinî ilimler yanında matematik, astro-
nomi ve şiirle ilgilenmiştir. Malikî mezhebine ve tasavvuf ilkelerine bağlı idi.
Mısır, Hicaz ve Şam’a ilmî seyahatlerde bulundu. İlim, tasavvuf, siyaset ve
yönetim çevrelerinde büyük ilgi gördü. Cezayir ziyaretlerinde halkı işgalcile-
re karşı ekonomik boykota teşvik ettiğinden Fransızlar tarafından takibata uğ-
radı. Bu sebeple çok zengin kütüphanesiyle birlikte İstanbul’a göç etti (1895).
Darülfünun ve Medresetü’l-vâizîn’e müderris tayin edildi. Ülkenin kalkınma-
sı için örgün eğitimin önemini vurguluyor, fen bilimlerine ağırlık verilmesini
istiyor, bilimle din arasında aslında çatışma olmadığını anlatıyordu. İstan-
bul’da vefat etti ve Beşiktaş’taki Yahya Efendi Dergâhı hazîresine defnedildi
(Belek 1999: 342-43) . Ali Alaeddin Âlûsî, kendisinden “bütün ilimler ve
fünûn/sanatlar, esbât/kabileler, turuk-i aliyye/yüce yollar, ahzâb, evrâd ve sa-
lavâtüşşerîfe” için icazet almıştır. O da aynı yetkiyi, 1911’de verdiği icazet-
name ile Mustafa Asım’a devretmiştir (YA-MAY-K1-014, K8-191) ki, Mus-
tafa Asım bu tarihte Bayezid Camiinde dokuz yıldan beri Dersiamlık yap-
maktadır. Bu da o dönemde hocaların birbirlerinin derslerini takip ettiklerini
göstermektedir20.

                                                          *

           19 Bu tefsir dirayet tefsiridir. Bununla bilgili birçok yüksek lisans ve doktora
tezi yapılmıştır. Bkz. Abay 2011: 118-121.

           20 Mustafa Asım’ın bütün eğitim hayatının geniş bir analizi için bkz. Baha-
eddin Yediyıldız, “Amasya Ağrakiye Medresesinde Aybastılı Bir Talebenin İcazet
Töreni İçin Babasına Yazdığı Mektup Ve Düşündürdükleri (6 Aralık 1891)”, Prof.
Dr. Nesimi Yazıcı Armağanında yayımlanacaktır.

                                    51
   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52