Page 43 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 43

tarih çevresi

çok köyün toplandığı bir ada… Çünkü çevre köylerin çoğunda cami yoktu…
Ulaşım sadece yaya yollarıyla sağlanıyordu. İnsanlar yürüyordu ya da at bini-
yorlardı. Taşımacılık, at, katır ve merkeplerle yapılıyordu… Nahiyeyi Or-
du’ya bağlayacak olan Gölköy-Aybastı arasında ilk araba yolu, 1947-1949
yılları arasında yürütülen çalışmalarla halkın kol gücüyle açıldı (Güvemli
2017: 295). Aybastı’yı Fatsa’ya bağlayan Dereyolu’nun Güzergâhı ancak
1908 yılında çizilebildi. Araba geçebilecek kadar yapılabilmesi için 1960’lı
yılları beklemek gerekiyordu5. Bu dere yolundan ilk önceleri sadece yayalar
ve atlar geçebiliyordu… Bizim çocukluğumuzda bu dar yolda yüklü atların
kazaya uğrayarak yuvarlandıkları oluyordu… Eskiden Fatsa’dan çıkan yolcu-
lar, Çatak/Çatalpınar Hanyanı’nda bir gece konakladıktan sonra, dağlar üze-
rinden, Kalınçorak tepelerinden, Elbey, Yakacık/Alankent üzerinden Aybas-
tı’ya geçiyor, Karay veya Hoşkadem’e geliyorlardı6… Daha doğrusu buralar,
bir bakıma, ulaşılması zor doğa harikaları, saklı tabiat hazineleri idi.

          Mustafa Asım’ın babası Mehmed Ağa (1847-1914), dedesi ise Ali oğ-
lu Molla Ömer Efendi’dir; Ali’nin babası ise Molla İbrahim. Görülüyor ki ai-
le çiftçilikle geçinmekle birlikte ulema sınıfı ile de alakalı idiler. Mustafa
Asım dedesini şöyle tanımlıyor: “Molla Ömer (d. 1809), mensubîn-i ricâl-i
ilmiyeden olup kemal-i vera’ ve takva ile maruf erbâb-ı fazl ve ‘irfan olan su-
lehâ-yı ümmetten bir zat idi” (DSA–544: 008-012). Cümleyi günümüz nesli-
nin anlayabileceği bir biçime çevirmek gerekirse şöyle deniliyordu burada:
“Molla Ömer Efendi, ilim adamları sınıfına mensuptu. Kötülüklerden kaçınan
ve Tanrı’nın emirlerine ve yasaklarına uymamaktan sakınan bir kişi olarak bi-
liniyordu. Erdemli ve kültürlü, iyi insanlardan biriydi”. Oğlu Mehmed tarımla
uğraşıyordu. Torunu Mustafa Asım, okusun ve ilim adamı olsun istiyorlardı.
Öyle de oldu. Hoşkadem-Eceli köyleri arasında, Bolaman Çayının Eceli ya-
kasında, çimenlik düzlük üzerinde, bugün Fatsa-Aybastı yolundan ayrılan
Hoşkadem yolunun köprüden önce sağ tarafında, bir medrese vardı. Bu med-
rese kaynaklarda bazen Hoşkadem Medresesi, bazen de Çonkara Medresesi
diye adlandırılıyor7. Mustafa Asım, işte bu medresede öğrenimine başlıyor.
Bu okulda ve evinde, ağabeyi Molla Salih ve yukarıda bahsi geçen dedesi Ali
oğlu Molla Ömer’den ilk derslerini alıyor. Müftüzâde Mehmed Efendi8, ken-
disine Kur’an kıraatini öğretiyor. Kur’an’ı hıfzediyor, hâfız oluyor. Yine bu
medresede 1882-1884 yılları arasında Aybastılı müderris Erzenzâde Süley-

           5Bu yolun mühendisler tarafından güzergâhının çizilmesi ve yolun açılması
için İstanbul’dan malzeme gönderilmeye başlanması burada özgeçmişini yazdığımız
Dersiam Mustafa Asım Efendi sayesinde gerçekleşmiştir (Bkz. Yediyıldız 2001: 30-
31, 140-147).

           6Uzunisa Nahiye Müdürü Fevzi Güvemli 1947 yılında Aybastı’ya tayin edi-
liyor. Gölköy-Aybastı arasında kamyon geçebilecek araba yolu olmadığı için oradan
gidemiyorlar. Eşyalarını bir kamyonla Fatsa’ya getiriyor. Oradan başka bir kamyonla
Korgan’a gidiyorlar. Kendisi Perşembe yaylası üzerinden Aybastı’ya iniyor. Eşyaları
ise atlarla Korgan’dan Aybastı’ya getiriliyor (Güvemli 2017: 289).

           7Bu medrese 1834 yılında mevcuttu. O zaman burada otuz beş yaşında olan
Gülcüoğlu Ali Efendi bin Ömer müderrislik yapıyordu. Bkz. Büyük 2010: 282.

           8 Eceli köyünde Müftüoğulları diye bilinen ailenin dedeleri.

                                      47
   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48