Page 68 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 68

tarih çevresi

	 Balkanlaşma Süreci ve Göçler

	 19. Yüzyıl imparatorlukların dağıldığı ve yerlerine ulusal devletlerin kurulduğu bir yüzyıl oldu.
Osmanlı Devleti açısından bakıldığında, yaklaşık yüz yıl süren bu süreç, imparatorluğun varlığının
sona ermesiyle sonuçlandı. Bu süreçte, imparatorluğa bağlı olan halkların pek çoğu, bağımsız dev-
letlerini kurmak için ayaklandılar. Birliğin sürdürülebilmesi için ne öngörülüp uygulanan politikalar
ne de Osmanlı yönetiminin hoşgörülü yaklaşımı yararlı olmuştu 23. Balkanlarda Müslümanlar’ın ki-
tle halinde oturdukları yerler Bosna, Arnavutluk, Bulgaristan’da Deliorman, Doğu Rumeli, Dobruca,
Vardar Vadisi (Makedonya) ve Teselya’dan ibaretti. Bunların dışında hıristiyan kitle içinde yaşayanlar,
çoğunlukla kent ve kasabalara yerleşmişlerdi. Türkler, genellikle ziraatle uğraşıyorlardı ve geniş çiftlik
arazileri vardı 24.Yine kentlerde önemli oranda memur ve kentli bir Türk-Müslüman nüfus yaşamak-
taydı. Hıristiyanlar ise daha çok dağlık bölgelerde yaşamakta ve toprağa bağlı bir orta sınıfı oluştur-
maktaydılar 25. Bu gruplar, bu toplumsal ve ekonomik zorunluluk dolayısıyla iç içe girmiş olarak,
barışçı bir biçimde yaşamakta idiler 26.

	 Fransa İhtilali ile birlikte, Sırp, Bulgar, Hırvat, Rum, Ermeni ve Romenler arasında, Avrupa
devletlerinin ve özellikle Rusya’nın etkisiyle milliyitçilik akımı gelişti ve zamanla ihtilalçi bir nitelik
kazandı. Bu ihtilalcı karakterin oluşmasında kiliseler önemli bir rol oynamıştı27 .

	 Milliyetçi nitelikli ilk büyük ayaklanma, 1820’de Mora’da ortaya çıktı. Avrupa devletleri
eski Grek dünyasının bir hatırası olarak Rumların Osmanlı Devleti’nden ayrılmalarını ve bağımsız
bir devlet kurmalarını arzu ettiklerinden, bu isyanları maddi ve manevi yönden destekliyorlardı 28.
Rum çeteleri, Avrupa’dan gelen gönüllü askerler Teselya, Mora ve Ege adalarının şehir, kasaba ve
köylerinde oturan masum Türk ve İslam halka karşı şiddetli bir imha siyasetine girişmişlerdi. 1821 yılı
eylülünde yalnız Trabliçe’de 32.000 Müslüman ve Türk katledildi29 . Zamanla Mora Meselesi, uluslar
arası bir sorun durumuna geldi ve Avrupa ülkeleri sık sık soruna müdahale etmeye başladılar. Bunun
sonucunda, 1826’da Rusya ile İngiltere arasında bir anlaşma yapılarak, bağımsız bir Yunan devletinin
kurulması kararlaştırıldı. Ayrıca, Müslümanlarla Hıristiyanlar’ın Mora’da birbirinden bütünüyle ayrıl-
maları ve Müslümanların gerek Mora’da ve gerekse adalarda emlak ve arazilerinin karşılığı ödenmek
koşuluyla satıp, Osmanlı Devleti’nin diğer yörelerine göç etmeleri kabul edildi 30. Bundan sonra, bu
siyaset, uzun yıllar boyunca Avrupa’nın Osmanlı Devleti’ne karşı izlediği bir siyaset haline geldi. Bu
göç ettirme politikası, anlaşmalarla varılmış bir tür sürgün (tehcir) politikası haline gelmişti.

    23 Cengiz Orhonlu, “Balkan Türkleri’nin Durumu”, Türk Kültürü, sayı: 22 (Temmuz, 1964), s. 49.
    24 Cengiz Orhonlu, “Balkan Türkleri’nin Durumu”, Türk Kültürü, sayı: 22 (Temmuz, 1964), s.49.
    25 Cengiz Orhonlu, “Balkan Türkleri’nin Durumu”, Türk Kültürü, sayı: 22 (Temmuz, 1964), s. 49; ayrıca bkz. Ömer Lütfi
    Barkan, “Balkan Memleketlerinin Zirai Reform Tecrübeleri, Balkan Memleketlerinin Milli Kurtuluş ve Toprak Meselesi”,
    İktisat Fak., Mec. IV (1944), s.496 ve d.
    26 Cengiz Orhonlu, “Balkan Türkleri’nin Durumu”, Türk Kültürü, sayı: 22 (Temmuz, 1964), s.49-50.
    27 Cengiz Orhonlu, “Balkan Türkleri’nin Durumu”, Türk Kültürü, sayı: 22 (Temmuz, 1964), s.50.
    28 Ahmet Cevat Eren, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri, s. 34.
    29 N. Jorga, Osmanlı Tarihi, (çev. Baykal), Ankara, 1948, s.271.
    30 Ahmet Cevat Eren, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri, s 35.

                                              67
   63   64   65   66   67   68   69   70   71   72   73