Page 46 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 46
tarih çevresi
Oğuz beylerini toyda bir araya getirir. Aruz, beylere, niçin çağrıldıklarını bilip bilmediklerini sorduğunda,
beyler “bilmezüz, neye okudunuz, ne buyurursız”22 diye cevap verirler. İkinci metinde ise, Beyrek’in arkadaşları
onun öldüğünü Kazan Beye haber vermek için huzura gelirler ve Aruz’un tuzağını anlatırlarken “namerd dayun
al eylemiş, okuyuban bizi aldılar, varduk”23 derler. Bu metinler dikkate alındığında “okumak” kelimesi,
Hz.Muhammed’in Hira mağrasında “oku” emrine muhatap olmasında kastedilen anlamlardan biri olan “tebliğ,
davet, davet etmek, çağırmak”la örtüşmektedir24.
b-Tanrı Tasavvuru: Eldeki veriler ve yapılan araştırmalardan hareketle söylenecek olunursa, kadim
Türk düşüncesindeki Tanrı tasavvuru ve Tanrı-evren ilişkisi konularında tam bir yeknesaklık yoktur ve pek
çok yaratıcı güç oluşa katkı vermektedir ki, bunlar içerisinde etkileri aynı olmamakla beraber zikredilmesi
gerekenler, Tengri, Umay, İduk Yir-Sub (kutsal yer-su), Ülgen ve Erlik’tir. Burada vurgulanması gereken husus,
Tengri dışındakilerin onun kadar etkin olmamakla birlikte müstakil davranıyor olabilmeleridir.
Tanrı tasavvuru söz konusu olduğunda en sağlıklı veriler eski Türk yazıtlarıdır ki, bilhassa Orhun ve
Yenisey yazıtları bir çok konuda sağlıklı değerlendirme yapma imkanı sunmaktadır. Ayrıca transfer edilen
dinlerden çok Türklerin doğrudan “Gök Tanrı” inancına dair unsurları içerdiğinden dolayı Tanrı tasavvuruna
dair argümanların bu yazıtlardan devşirilmesi daha isabetli olur kanaatindeyiz. Bu yazıtlar eski Türk insanının
gündelik hayatları, duyguları, inançları, tabiatla ilişkileri vs. gibi konularda birtakım bilgiler verse de nerdeyse
tamamen askeri ve siyasi manifestolar içermektedir25. Buradan hareketle, oluşan Tanrı tasavvuru ve Tanrı’nın
evrenle ilişkisi daha çok siyasi-askeri alanla sınırlı kalmıştır denilebilir.
Tanrı, eski Türklerde toplumsal hayatı yöneten en üstün varlık olarak kabul edilmiştir. O, bizzat Türk
milletinin koruyucusu olan kudretli ve yüce bir varlıktır. Kül Tigin yazıtına göre, Çin hakanının Türk kavmine
karşı olumsuz tutumuna karşı Tanrı duruma bizzat müdahil olmuş ve İlteriş Kağanı, Türk kavminin başına
getirerek Türk milletinin birliğini sağlamıştır. “Türk tenrisi, ıduk yiri subu anca itmiş. Türk budunu yok
bolmazun tiyi, budun bolçun tiyin, akanım ilteriş kaganıg, öğüm iblige katunıg tenri töpesinde tutıp yüğerü
kötürmiş erinç./Türk Tanrısı ve kutsal yer-su böyle takdir eylemiş. Türk kavmi yok olmasın diye, millet olsun
diye babam İlteriş hakanı ve annem Elbilge hatunu tepesinden tutup yukarı götürmüş”26.
Taht da ülke de Tanrı’dan bir lütuf olarak hakana bahşedilmiştir “tenri il beriğme, tenri türk budun atı
küsi yok bolmazun tiyin, özümin ol tenrikagan olurtdı/ülke veren Tanrı, Türk milleti yok olmasın diye o Tanrı
beni ‘tahta’ oturttu)”27. Aynı şekilde düşmanla mücadele etmeyi ve savaşlardan zaferle dönmeyi hakan yine
22 Dedem Korkudun Kitabı, s. “89
23 Dedem Korkudun Kitabı, s. 192
24 Yüce Kur’an ve Açıklamalı-Yorumlu Meâli, Hazırlayanlar:Abdulkadir Şener-M.Cemal Sofuoğlu-Mustafa Yıldırım, Türkiye Diya-
net Vakfı Yayınları, İzmir 2011, s. 597, 2 ve 3 nolu dipnotlar.
25 Hatice Şirin, Eski Türk Yazıtları (Söz Varlığı İncelemesi), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2016, s. 25 (Eski Türk yazıtları ko-
nusunda Orkun’un Eski Türk Yazıtları adlı eseri ile bu çalışmayı esas aldık).
26 Hüseyin Namık Orkun, age, s. 34-35, Aynı ifade Bilge Kağan için de kullanılmaktadır. s. 56, 64; Hatice Şirin, age, s. 623. İfade
aynen Bilge Kağan yazıtında tekrarlanmaktadır. Bkz. Hatice Şirin, age, s. 632.
27 Hüseyin Namık Orkun, age, s. 41; Hatice Şirin, age, s. 625
45