Page 31 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 31
tarih çevresi
İBN MİSKEVEYH’İN AHLAK FELSEFESİNDE
SEVGİ VE DOSTLUK
Enver UYSAL*
İbn Miskeveyh ve Tehzîbü’l-Ahlâk’ı
Büveyhiler döneminin ünlü düşünürlerinden olan İbn Miskeveyh, bugünkü İran’ın Rey şehrinde doğmuş,
ancak doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Hayatına dair bilgiler sınırlıdır. Kaynaklar Adududdevle döneminde
hazineyi yönettiğini kaydetmekte, 16 Şubat 1030 tarihinde vefat ettiğini belirtmektedir.
Ebû Hayyan et-Tevhîdî ile yakın ilişkisi olduğu bilinen İbn Miskeveyh, Ebu’l-Hasan el-Âmirî, Bîrûnî,
İbn Sînâ ve Ebu’l-Vefâ el-Buzcânî gibi dönemin ünlü filozof ve âlimleriyle de görüşme fırsatı bulmuştur. Ebû
Bekir Zekeriya Râzî’nin özellikle kimyaya dair kitaplarını okumuş, dönemin ünlü Aristo yorumcusu ve “İkinci
Hipokrat” unvanıyla anılan İbnü’l-Hammâr’dan felsefe ve tıp konusunda yararlanmıştır. Hayatının özellikle
son dönemlerini ilme adamıştır.
İbn Miskeveyh, tarihten felsefeye, matematikten tıbba kadar birçok alanda eser vermekle birlikte, daha
çok tarihçi, filozof ve ahlâk düşünürü olarak dikkat çeker. Felsefede Fârâbî ve İbn Sînâ seviyesinde olmasa da,
dikkate değer eserler ortaya koymuştur. O, aynı zamanda bir tarihçidir. Tecâribü’l-Ümem adlı eseri Nuh
tufanından Adududdevle’nin vefat yılı olan 983 yılına kadar meydana gelen olayları anlatan kapsamlı bir eserdir.
Ahlâka dair en önemli eseri Tehzîbü’l-Ahlâk’tır. Bu eser, felsefî yöntemle yazılan ahlâk kitaplarının ilk kâmil
örneğidir ve kendisinden sonra aynı yöntemle yazılan ahlâk kitapları üzerinde büyük etkisi olmuştur. 1983
yılında Ahlâkı Olgunlaştırma adıyla Türkçeye çevrilmişti.
Tehzîbü’l-Ahlâk yedi bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm insan nefsinin tanımı, nefsin maddî değil,
manevi bir cevher oluşu, nefsin güçleri ve bunların doğru kullanımından ortaya çıkan faziletlere tahsis edilmiştir.
İkinci bölümde ahlâkın tanımı, ahlâkın doğuştan mı, yoksa sonradan mı kazanıldığı, başka bir ifadeyle ahlâkın
değişip değişmediği problemi gibi teorik konulardan sonra çocuk eğitimi, yeme içme, oturup kalkma adabı ve
giyinme kuralları gibi pratik konular üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölüm iyilik ve mutluluk kavramlarına
ayrılmış, farklı filozofların bu konudaki görüşlerine yer verilmiştir. “İnsanın Fiilleri” başlığını taşıyan dördüncü
bölümde yiğitlik, cömertlik ve adalet kavramları üzerinde durulmuş, ibadet edenlerin dereceleri ile nefsin
aydınlanması konuları tartışılmıştır. Beşinci bölüm sevgi ko-nusuna tahsis edilmiş, sevginin türleri ve dostluk
kavramı ile dost edinmenin şartları geniş olarak ele alınmıştır. Altıncı bölümde nefsin hastalıkları, yedinci
bölümde ise bu hastalıkların tedavisi üzerinde durulmuştur.
* Prof.Dr., Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.
30