Page 19 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 19
tarih çevresi
ilkeleri, ordu teşkilâtı, saray ve ordu, av mevsimi ve yasağı, hırsızlık ve cezası, köle ile ilgili hükümler,
evlilik esasları, zina ve casusluk hükümleri başta olmak üzere diğer bazı hukukî meseleler ele alınır5,
Timur dahil İslâm’ı seçen Moğol hânedanları bu ilkeleri özenle uygulamışlardır. Timur’a izafe edilen
Tüzükât-ı Timur, bu hükümdarın çocuklarına yaptığı vasiyet ve prensiplerden oluşur. Burada devlet kur-
ma ve yönetme ilkeleri ile kendi uygulamaları üzerinde durulur. Ezcümle, kendisine iltica edenlere
yapılacaklar, asker temini, oğul, torun, akraba ve devlet ricaline dair hükümler, askerî hiyerarşi, silah
ve levazımat, saray teşrifatı, fütuhat ve cihangirlik ilkeleri, taşra teşkilâtı ve reâyâya dair hükümler ve
vergiler gibi esaslar ele alınır 6.
Gerçekten devlet kuran Türk hükümdarlarının kanunnâme çıkarmaları gelenek haline gelmiştir.
Nitekim Osman Gazi zamanında bazı örfî kanunların çıkarıldığı bilinmektedir. Ancak çağdaş kay-
nak yetersizliği yüzünden bunların neler olduğu bilinmemektedir. Sadece pazar vergisi anlamına gel-
en “bâc”tan Âşıkpaşazade söz eder 7. Fakat asıl kanunları devletin gerçek kurucusu olan Fatih Sultan
Mehmed çıkarmıştır. Bu usul ihtiyaç duyuldukça daha sonra da devam etmiştir 8.
Bilindiği gibi İslâm hukukunun iki aslî iki de tâli kaynağı vardır. Kitap, Sünnet, İcmâ ve Kıyas.
Nitekim ilk Osmanlı padişahları hukukî kurallar koyarken ulemaya danışma ihtiyacı duymuşlardır. Os-
man Gazi’nin “resm-i bâc”la ilgili sert tutumu ilk Osmanlı kaynaklarında nakledilir. İslâm tarihinde daha
başlangıç yıllarından itibaren, Şer`-i mübînin temas etmediği hususlarda örfî kurallara müracaat edildiği
malumdur. Sultan adına çıkarılan ve uygulanan bu kurallar zamanla kanun metinleri haline gelmiştir 9.
Özellikle Sünnî İslâm’ın Şiî ve Haçlı saldırıları karşısında güçlü bir devlete ihtiyaç duyulmuş, Abbâsî
Hilâfetinin Selçuklu himayesinde varlığını sürdürmesi gibi, İslâm’ın varlığını sürdürebilmesi için bu
ihtiyaç kaçınılmaz olmuştur. Güçlü devletleri ayakta tutan güç ise kanunî kurallar idi. Bu kurallar sul-
tanın emirleri olarak çıkar ve yasa (kanun) adıyla anılırdı. Yukarıda sözü edilen Cengiz Han Yasası ile
Timur’a izafe edilen Tüzükât bu çerçevede ele alınabilir. Selçuklular’dan günümüze bir kanun mecmuası
ulaşmamıştır. Devlet ve kamu düzeniyle ilgili kanun çıkarılması el-Mâverdî (ö. 1058) gibi fakihler
tarafından, “şer`-i şerîfin tatbikini güvence altına alan ve dinden kaynaklanmayan bir otorite” gerekli
görülmüştür. Aynı düşünce Osmanlı döneminde de geçerli olup, “Şer` ve kanun” ile “din ve devlet”
kavramları yan yana kullanılmıştır. XIV. yüzyılda yaşamış Ziyaeddin Barnî de Mâverdî’nin görüşünü
benimser ve Müslüman halkın bekası, düzeni, şeriatin uygulanabilmesi için mutlak bir gücün varlığını
şart kabul eder 10.
Fatih dönemi tarihçisi Tursun Bey’e göre özetle, “her insan topluluğu varlığının devamı için sivil
bir otoriteye muhtaçtır. Siyaset hikmete dayanırsa mükemmel olur. İlahî hikmetin bânisi peygamberdir.
Cengiz Han Yasası tarzı dünya düzenine yönelik olana da Sultânî siyaset denir. İkincisi için mutlaka bir
padişaha ihtiyaç vardır. Onun otoritesi kesintiye uğrarsa insanlar iyi şartlarda yaşayamazlar ve kısa süre-
de yok olurlar. Tursun Bey burada, şer`-i şerîfin sivil bir otoriteye dayanmasının gereğini vurgulamak-
tadır11 . Yukarıda denildiği gibi, Selçuklular’ın İslâm dünyasına girmeleri hilafetin varlığının da garantisi
olmuştur. Bunun daha gelişmiş örneği ise Osmanlı döneminde görülür.
5 “Cengiz Han Yasası”, Tüzükât-ı Timur (trc. Mustafa Rahmi), İstanbul 1339, s. 105-107; Mustafa Kafalı, “Cengiz Han”, Türkiye Diyânet
Vakfı İslâm Ansiklopedisi (DİA), İstanbul 1993, VII, 369.
6 Tüzükât-ı Timur- Timur’un Günlüğü ve Başarı Prensipleri, [haz. Tarağay Bahadıroğlu (trc. Kutlukhan Şakirov – Adnan Aslan)], İstanbul
2004.
7 Âşıkpaşazâde, Tevârîh-i Âl-i Osman (nşr. Âlî Bey), İstanbul 1332, s. 19-20.
8 Abdülkadir Özcan, “Fatih Devri Kanunlaştırma Hareketleri”, İstanbul Armağanı Fetih ve Fatih (haz. Mustafa Armağan), İstanbul 1995,
s. 153 vd.
9 Ömer Lütfi Barkan, “Kanunnâme”, İA, İstanbul 1977, VI, 185 vd.; Halil İnalcık, “Kanunnâme”, DİA, XXIV, 333 vd.
10 İnalcık, “Türk Tarihinde Türe (Törü) ve Yasa geleneği”, Doğu-Batı, sayı: 13 (Kasım-Aralık- Ocak 2000-2001), s. 65 vd.
11 Tursun Bey, Târîh-i Ebü’l-feth (haz. Mertol Tulum), İstanbul 1977, s. 10 vd.
19