Page 12 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 12
tarih çevresi
olmuştur. Fetihten sonra hakkında çıkarılan rüşvet iddiaları ile bazı tertipli sözler, özellikle genç padişahın 1446’da
tahttan indirilmesinde çevirdiği dolaplar yüzünden tutuklanan paşa 40 gün sonra Edirne’de siyaseten katledilm-
iş (10 Temmuz 1453) ve zengin serveti müsadere edilmiştir. Bu hadise Osmanlı tarihinde bir ilktir. İznik’te bir
imareti bulunan Halil Paşa oğlu İbrahim Paşa tarafından buradaki türbesine defnedilmiştir. Halil Paşa’nın Ege
Denizi’nde Çandarlı Körfezi’nde yaptırdığı bir de kalesi vardır.
Kul Kavramı Hakkında
Çandarlı Halil Paşa’nın idamından sonra kul sisteminin gereği olarak vezirlik makamına devşirme
kökenliler getirilmeye başlanmıştır. Bu uygulama Osmanlı idare tarihinde çok önemli bir değişim olup, Fatih’in
şahsında Osmanlı merkeziyetçi yönetimin oluşmasında etkisi büyük olmuştur. İlk anda esir, köle manasında old-
uğu akla gelen Kul terimi Osmanlı Devleti’nde kapıkulu askerleri ile askerî ve mülkî idareciler için kullanılmıştır.
Türkçe sözlüklerde kul kelimesi “tâbi, hizmetkâr, sadık” anlamlarında da kullanılmıştır. Osmanlı padişahların
maiyetinde Osman Gazi’den beri Türk asıllı olmayan kul kökenlilerin devlet hizmetlerinde kullanıldıkları bilin-
mektedir. İlk merkezî idarenin kurucusu olan Yıldırım Bayezid kulları sadece merkezde değil, taşra hizmetlerinde de
kullanmaya başlamıştı. 1402’de başlayan Timur fetretinden sonra Çelebi Mehmed ülke birliğini kurmaya çalışırken
yine kul asıllı rical ve askerlerden faydalandı. II. Murad zamanında Enderun denilen saray okulunun devreye sokul-
masından sonra bir süre burada eğitilen devşirme oğlanları daha sonra çeşitli devlet hizmetlerinde istihdam edildil-
er. Bu padişah zamanında uç beyleriyle merkez arasında ortaya çıkan huzursuzluklara, merkezdeki idareci ve askerî
zümreler arasındaki nüfuz mücadelesi de eklenmişti. Bu gelişmeler üzerine hassas mizaçlı Sultan Murad oğlu lehine
tahttan feragat etmek zorunda kalmıştı. Ancak bu feragatte tahtın yegâne varisi konumunda Şehzade Mehmed’in
Konstantinopolis’teki Şehzade Orhan’a karşı güçlü duruma getirmenin söz konusu olduğu da anlaşılmaktadır. Kul
asıllı vezirlerle Enderun’un teşkilâtlanması Fatih Sultan Mehmed zamanında gerçekleşti. Bu padişah sınır boylarında
başına buyruk hareket etmeye alışmış ünlü akıncı beylerini kendine bağlı bu kul vezirlerle hizaya getirmişti. Böylece
daha sonraki yıllarda arada sırada Türk asıllı vezirler görülse de, bu unvan genelde devşirme kökenlilere verilmiştir.
Hatta kendisine vezirlik teklif edilen Molla Güranî’nin, “o makam benim şanıma münasip değildir. Bana gerekmez.
Harem-i Hâs’ta yetişen kullara verile gelmiştir” dediği nakledilir (Mecdî, s. 104). Gerçekten Kanuni devrinin ünlü
nişancısı Feridun Ahmed Bey de Nüzhet-i Esrâr adlı eserinde, “kul huddâm-ı saltanattır. Sadâkat ve raiyyet bunlar-
dadır” derken (Münşeât, s. 246) yüksek rütbeli devlet görevlerine başkalarının getirilmesini istemez görülmektedir.
Mahmud Paşa mı İshak Paşa mı?
Çandarlı Halil Paşa’dan sonra sadrazamlık makamına İshak Paşa’nın mı Mahmud Paşa’nın mı getirildiği
tartışmalıdır. Rum tarihçisi olup Fatih döneminin tarihini yazan Kritovulos İshak Paşa’nın tayin edildiğini belirtir. An-
cak bu atamanın vekâleten olması daha muhtemeldir. O dönemde yaşamış İshak adında birkaç vezirin varlığı bilinme-
ktedir. Bunlardan biri Türk asıllı olup İnegöllüdür. Bu İshak Paşa’nın hayatının ilk yılları hakkında bilgi yoktur. Ancak
1463–1464 yıllarındaAnadolu beylerbeyi olduğu kesin gibidir. Daha sonra hangi görevlerde bulunduğu bilinmemektedir.
Amasya Tarihi müellifi onun bir süre sonra üçüncü vezirliğe, 1469-1470’te ise veziriazamlığa getirildiğini ve bu sıfatla
Ereğli ve Aksaray’ı zapt ettiğini yazar.Bu bilgi Oruç bin Âdil tarafından doğrulanırsa da Oruç Bey hangi İshak Paşa
olduğunu tasrih etmez. Bu Türk asıllı İshak Paşa 1471 veya ertesi yıl sadrazamlıktan alınmış ve yerine ikinci
defa Mahmud Paşa getirilmiştir. Hüseyin Hüsameddin onun yerine veziriazamlığa Sarı lakaplı bir başka İshak
Paşa’nın getirildiğini belirtir. İnegöllü İshak Paşa 1481’de Fatih’in vefatı sırasında İstanbul muhafızlığı görevinde
bulunuyordu. Veziriazamlık makamına ikinci getirilişi 21 Mayıs 1481’de gerçekleşmiş, böylece II. Bayezid’in ilk
sadrazamı olmuştur.
12