Page 34 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 34

tarih çevresi

nüfus neredeyse yarı yarıya düşmüştür. Erkeklerdeki bu durum herhalde kendileri hak-
kında bilgiye sahip olamadığımız kadınlarda da aynı olmalıdır. Çocuk ölümleri dikkat
çekiyor. Çoğu on yaşını doldurmadan ölmüştür. İkinci sırayı on bir-yirmi yaş arasın-
dakiler oluşturuyor. Çocuk kaybı açısından 1839 senesinin Hoşkadem köyü için bir
felaket yılı olduğu söylenebilir. Bu ölümlerin çoğu Şubat ayındadır. Ölümler –daha az
olmakla birlikte- 1840 yılında da aynı şekilde devam etmiştir. Bu yıllarda Trabzon
Vilâyetinde salgın hastalıklar vardı. Özellikle veba yaygındı132. Hoşkadem’deki bu
ölümlere de söz konusu salgınların sebep olmuş olması kuvvetle muhtemeldir (Tablo
13).

                                                        *
         Trabzon Vilayeti Salnamesi’ne göre, Hoşkadem’in 1876 yılındaki durumunu
başka bir vesileyle kısaca anlatmıştım133. Kırk iki yıl içinde hane sayısı on altıdan an-
cak on dokuza çıkabilmişti. Demek ki köyün nüfusu tahminen yüz kişi civarındaydı.
Nüfus artışı yoktu, hatta bir miktar azalmıştı. Köydeki hayvan mevcudu da şöyleydi:
üç at, üç manda, sekiz öküz, on inek, otuz keçi, yüz yetmiş sekiz koyun… Devlete
ödedikleri ağnam resmi/koyun-keçi vergisi, altı yüz yirmi dört akçe tutuyordu. Toprak
mahsulleri üzerinden ise onda bir oranında aşar alınıyordu ki bunun tutarı da bin yedi
yüz otuz altı akçe ediyordu. Demek ki, Hoşkadem köyü toplam iki bin yüz elli bir akçe
vergi ödüyordu134. Görülüyor ki, 19. Asrın son çeyreğinde tarımla geçinen köyde aile-
lerin tamamı temel üretim aracı olan öküze sahip değildi. Köyde sadece dört çift öküz
vardı. Bu durum, geriye kalan on beş hanenin çift sürmeye öküzünün bile olmadığını
gösterir. Öyleyse, tarımın genelde kol gücüyle, ya da öküzü olanlarla yardımlaşmak
suretiyle yapıldığı söylenebilir. Köyde sadece on inek olduğuna göre, dokuz aile de
inekten mahrumdu. Üç mandası olan aileler, diğerlerine göre ayrıcalıklı sayılabilir.
Hele atı olan üç aile, ulaşım ve taşımacılık sorununu da o günün şartlarına göre hallet-
miş oluyordu… Çünkü başka ulaşım vasıtası olmadığı gibi yol da yoktu zaten… Halk
buğday, mısır, arpa ekiyor, sebze ve meyve yetiştiriyordu. Ailelerden önemli bir kıs-
mının bir iki keçisi vardı. Aile başına ortalama dokuz koyun düşüyordu. Koyun ve ke-
çilerin belli aileler elinde toplanmış olması da ihtimal dâhilindeydi elbette…

         Çok önemli alışverişler için sene de birkaç defa Fatsa’ya veya Niksar’a yaya, at
ya da eşek ile gidilip geliniyordu. Camisi olan merkezî köylerde, Nahiye merkezinde,
hatta Canik dağları zirvesinde Perşembe ve Selemen yaylalarında haftalık pazarlar da
kuruluyordu. Resmi işler için Ordu veya Trabzon’a gitmek gerekiyordu. Aybastı’dan
Ordu’ya yolculuk on sekiz saat, vilâyet merkezi olan Trabzon’a ise altmış üç saat çe-
kiyordu135. Bugün Ordu’ya bir buçuk saatte inilebiliyor. Hoşkadem halkı, bir buçuk
asır önce bu coğrafi ve ekonomik şartlar içinde yaşıyordu. İlerde görüleceği üzere bu
durum neredeyse 1960’larda da aynen devam ediyordu.

                                                        *
         Aile Arşivimizde, Hoşkadem Köyü Nüfus Esas Defteri adını taşıyan bir kaynak
mevcuttur. Bu Deftere Hoşkadem’de oturan kırk dört hane kaydedilmiştir. Bunlardan

132 Aktaş 2015: 148.

133 Yediyıldız 2022: 253-254. Bu yazıda Hoşkademli birinin 19. Yüzyılda eğitim öğretim yolunda ya-

şadığı macera anlatılmaktadır.

134 TVS-1876-8: 170-171.

135 TVS-1876-8: 100             33

                                31
   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39