Page 33 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 33

tarih çevresi

de bu konuda hiçbir ize, anıya ve bilgiye sahip bulunmamaktadır. Öyle ki, 20. Asrın
ilk yarısında halk arasında mahalli ifadeyle “Boşnoğlu” diye tanınan aile bu kelimenin
kökenini ve ne anlama geldiğini bile bilmiyordu, tıpkı yörede hiç kimsenin bilmediği
gibi. Aile içindeki tek rivayet, sülalenin kökeninin çok eskiden tek başına köye gelmiş
olan Molla İbrahim adında bir hocaya dayanmış olmasından ibaretti129. Bu kişi burada
bir Türk ile evlenerek aile kurmuş ve buraya yerleşmiş olmalıdır. Bundan sonra gelinler
ve damatlar da Türklerden olacaktı elbette, çünkü çevrede onlardan başkası yoktu.
Böyle bir kültür ortamında ve söz konusu evlilik ilişkileri sonucunda çocuklar Türk
doğup Türk büyüyeceklerdi şüphesiz. Sonunda aile içinde yaşadığı toplumla birlikte
kökenlerinin Orta Asya’dan gelen Türklerden oldukları inancı kimliklerinin temel un-
surlarından biri olmuştur. Milletlerin oluşumunda kültürün rolü budur işte130. Ata-
türk’ün “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün temeli de budur. Nevzat Köseoğlu’nun
“Müslümanın Türkçe konuşanına Türk derler” sözü de başka bir açıdan kültürün bu
gücünü ifade eder131.

         Osmanlılar tarafından yapılan 1834 Nüfus sayımının kayıtlarını ihtiva eden Nü-
fus Defteri’nde, her köyde olduğu gibi, Hoşkadem köyünde de sadece erkek nüfus ya-
zılmıştır. Köyde toplam olarak on altı hanede elli altı kişi yaşamaktaydı. Bunların on
dördü müsinn/yaşlı, yirmi altısı tüvânâ/yetişkin ve on altısı ise sagîr/çocuktu. Kadınlar
yazılmamıştı. Bir o kadar da kadın nüfus olduğunu varsayarsak, köyün toplam nüfusu-
nun yüz on iki kişiden ibaret olduğu anlaşılır. Bunların dışında 1834’ten sonra 1843
yılına kadar yeni doğanlar ve ölenler de Deftere işlenmiştir. Dolayısıyla bu on yıllık
dönemde köyün nüfusundaki değişmeleri takip etmemiz mümkündür. Tablo 13, bu de-
ğişmeleri göstermektedir. Tablonun sol tarafında, 1834 yılında köyde mevcut erkek
nüfustan yaş gruplarına ve yıllara göre ölenlerin sayıları gösteriliyor. Sağ tarafında ise
bu on yıllık dönemde gerçekleşen doğum ve ölüm sayılarını görüyoruz.

          Bu dönemde mevcutlardan, on yaşından küçük on altı erkek, on bir-yirmi yaş
arasında altı erkek, yirmi bir-altmış üç yaş arasında iki erkek ve seksen bir-doksan yedi
yaş arasında dört erkek hayatını kaybetmiştir. Yine aynı dönemde on iki erkek çocuk
doğmuş ise de bunların da üçü vefat etmiştir. Bu duruma göre, 1834 yılında Hoşka-
dem’deki on altı hanede yaşayan elli altı erkek nüfus, 1843 yılına kadar altmış sekize
çıkmış, fakat bunların toplam otuz biri ölmüştür. Doğumlar ölümleri telafi edememiş,

Kazasının Çetilli köyünde de üç Boşnakoğlu hanesi bulunuyordu (Demirkol 2016: 225, 227). Bunların,
özellikle Fatih döneminde Balkanlardan getirilerek Karadeniz Bölgesine yerleştirilenler oldukları düşü-
nülebilir (Pehlevan 2008: 86). Özellikle 1683 Viyana bozgunundan sonra Saraybosna dâhil Orta
Bosna’nın geniş bir bölümü harap olmuştur. 1711-1739 yılları arasında Bosna sınırlarında ve daha uzak-
larda Rusya ve İran ile yapılan savaşlarda yirmi binden fazla Bosnalı hayatını yitirmiştir. 1740’larda
yirmi binden fazla kişi vebadan ölmüştür. 17. ve 18. Yüzyıllarda köylü isyanları sürüp gitmiştir (Suceska
2016). Ömer Bosnavî, Bosna’dan beş binden fazla seçkin yaya ve atlı askerin Osmanlı’nın 18. Yüzyılın
ilk yarısındaki İran seferlerinde görevlendirilen orduya katıldığını, gidilen yerlerin uzak oluşu ve hava-
sının ve suyunun uygun olmayışı yüzünden çoklarının telef olduğunu ve dağıldığını belirtmektedir (Bos-
navî 1979:21). Bunlardan bir kısmı bu dönemde Karadeniz bölgesi dâhil Türkiye’nin çeşitli yerlerine
giderek yerleşmiş olabilir.

  129 Bu rivayeti, bu satırların yazarına 1980’lerde babası Senai Yediyıldız anlatmıştı.
  130 Bu satırların yazarı da bu ailenin torunlarındandır. Onun Orta Karadeniz bölgesinin Türk kimliği
ile ilgili görüşleri için bkz. Yediyıldız 2018: 93-103.
  131 Cindilli 2014: 135.

                                         3230
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38