Page 123 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 123

tarih çevresi

torunları arasında üçer beşer dönümlük dilimlere ayrılan bu arazinin her parçası
kimin elinde ise onun adına, 2011 yılında tapu kadastro çalışmaları sırasında
mülk olarak tapulanmıştır.

       Hoşkadem ve Eceli köyleri arasında toprakla meşgul olarak hayata
tutunmaya çalışan, aynı zamanda imkân bulduğu ölçüde tahsil yapmaya
uğraşan ve 18. Asır ortalarından beri tanıdığımız Yediyıldız ailesinin devletin
kendilerine tahsis ettiği ve zaman içinde kendilerinin satın aldığı toprak
parçalarının hikâyesini yukarıda görmüş bulunuyoruz. İlk tanıdığımız Molla
İbrahim’den sonraki ikinci nesilde yerlerin ikiye bölünmesi yüzünden
geçimlerinin daraldığı, dördüncü nesilde ise Mehmed Dayı’nın eskiye göre
nüfusunun birden bire artışı, bir oğlunun ve bir torununun katıldıkları
savaşlardan geri dönememesi ve bir oğlunun da İstanbul’da tahsil görmeye
çalışması yüzünden sıkıntıların daha da arttığı anlaşılıyor. Ailenin özel
arşivinde muhafaza edilen yüzlerce vergi ve öşür makbuzlarından, borçlanma
belgelerinden, şikâyet dilekçelerinden ve durum tespiti tutanaklarından içinde
yaşadıkları ortamı açıklıkla görebiliyoruz.

       Aile genellikle orman içine serpiştirilmiş olarak ve ırmak kenarında
bulunan arazilerinde buğday, mısır, siyez -hayvan yemi olan tahıl türü bir bitki-
, kendir, ceviz, kiraz, armut, elma ve sebze üretiyordu. İki kara-kovanları
mevcuttu. Bunlardan hububat, kendir ve cevizin öşrü ayni, diğerlerininki nakit
olarak ödeniyordu. Her iki gurubun öşrünün yüzde onun üzerinde olduğu
görülüyor. Öşrün tespiti ile ilgili bildirim pusulaları hazırlanıp mükellefe
veriliyor. Ayni olanlar Karay köyündeki miri ambara teslim ediliyor ve
pusulanın arkasına teslim alınan miktarlar belirtilerek mühürleniyordu (YA-
MAY-K6-126). Müstakil alındı pusulaları da mevcuttu (YA-MAY-K6-127,
128). Bu dönemlerde köylü aşardan başka, emlak, bina ve hayvan resimleri,
tarik/yol bedeli, Hicaz ianesi ve benzeri birçok vergi ödemek zorunda
kalıyordu. Mesela, Mehmed Dayı, 1902 yılında otuz bir buçuk kuruş aşar, otuz
yedi kuruş otuz para resim, yirmi dört kuruş da yol bedeli ödemişti. Bu yol
bedeli 1894 ve 1895 yıllarına aitti. Bu borçların tek seferde ödenemediği, para
bulundukça taksitler halinde ödendiği anlaşılıyor. 1903’te, üç inek için otuz
kuruş inek vergisi verilmiştir. 1904’te otuz kuruş on para hayvan resmi, beş
kuruş hicaz ianesi, kırk üç kuruş emlak vergisi istenmiş ve alınmıştır. 1906
tarihli bir alındı belgesine bir önceki senenin “borcu olan mahsulatlarını aynen
ve bedenen ve kâmilen tahsil-i ambar etmiştir” kaydı düşülmüştür (YA-MAY-
K6-134). 1908’de diğerlerine ek olarak maarif ianesi ortaya çıkmıştır. 1910’da
“teçhizatla birlikte emlak ve arazi vergisi” seksen dört kuruş yirmi para, maarif
ianesi hissesi de bir lira on para olmak üzere toplam seksen beş kuruş olarak
iki taksitte ödenmiştir (MAY-K4-007). 1911’de aynı vergiler bir kuruş zamlı
verilmiştir. Mehmet Dayı’nın oğluna yazdığı bir mektuptan anlaşıldığı üzere

Kayalı,Kırcaalan,Kırıklık, Kiçikgöl, Kinyalağı, Köprübaşı, Lazoğluyeri, Özükızıl,
Süleyik, Tavuktepesi, Yukarıköy.

                                122
   118   119   120   121   122   123   124   125   126   127   128