Page 127 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 127

tarih çevresi

bezenmiş çok geniş bir saha idi. Buralara Osmanlının miri arazisi yerine halk
arasında beylik arazi deniliyordu. Bir gün bu satırların yazarı ve ağabeyi köyün
diğer çocuklarıyla birlikte hayvanlarını otlatmak üzere bu yazıya salmış,
eğlenip oynuyorlardı. Aniden üç beş atlı zuhur etti, köyün bütün hayvanlarını
toplayıp götürdüler. Çocuklar ağlayarak evlerine gittiler. Sonradan öğrenildi
ki, atlılar ağalarmış; hayvanlar beylik yerlerinde otladığı için götürmüşler.
Aileler hayvanlarını para ödeyerek geriye alabildiler. Bu yerler söz konusu
ağalar tarafından hep satıldı. Altmışlı yıllarda yine bu beyler tarafından
devletin ormanı zilyed oldukları iddiasıyla köylülere satılmaya kalkışılınca,
köylüye ormanın devletin olduğunu, boşuna para ödememeleri gerektiğini
anlatmaya çalışan öğretmen, komünistlikle suçlanmıştı. Cumhuriyet öğretmeni
vasfını kaybetmeyen aynı kişi, 1980 ihtilali öncesi yıllarda ise faşist ithamıyla
karşı karşıya kalmıştır. 19. Yüzyılın son çeyreğinde Yediyıldız ailesinin
Hoşkadem’deki evi devrin bir ağasının çeteleri tarafından basılmıştır. Evin
reisi ihtiyar Mehmed Dayı’nın bir oğlu ve bir torunu askerde, diğer oğlu
dersiam Mustafa Asım ise İstanbul’dadır. Bu sonuncu, olayı dilekçelerle ilgili
yerlere yansıtmış, uzun yıllar hukuki mücadeleyi sürdürerek bir kısmının
cezalandırılmasını sağlamıştır60. 1940’lı yıllarda bu beyler ve ağalar Mustafa
Asım’dan sonra, oğlunu hedef alıp elindeki yerler üzerinde hak iddia etme,
hatta kendisini ortadan kaldırma planları kurmuşlardır. Ancak o, babasından
özel tahsil görmüş olması sayesinde bir yandan babası gibi hukukî
mücadelesini sürdürürken diğer yandan da onların yöntemlerini kullanarak
kişiliğini korumayı ve ailesinin varlığını sürdürmeyi başarmıştır.

        Ordu Aybastı-Kabataş’ın bir dağ köyündeki bir ailenin toprak ilişkileri
tabanı üzerine oturttuğumuz bu mikro-tarih analizden şu sonuçlar çıkarılabilir.
Miri toprak rejimi saf haliyle klasik Osmanlı döneminde, özellikle nüfusun az
olduğu yüzyıllarda köylüyü rahatsız etmeyen, rahat bir biçimde yaşamasını
sağlayan iyi bir sistemdi. Bu dönemde köylü topraksız kalmamıştır. Tımar
sahipleri devletin görevlileri olup kontrol altındadırlar. Toprak ağalığı
oluşmamıştır. Herkesin ihtiyaçlarını gidermek üzere işleyebilecekleri kadar

          60 Arşive dayalı bir araştırmaya göre, daha 1907 yılında şikâyetler üzerine
asayiş durumunu incelemeye gönderilen görevliler “Aybastı nahiyesi reji memuru
Mesud Efendi’nin silahlı olup Ordu kazası reji idaresinde kaydı olmayan ancak kolcu
namıyla sabıkalı takımından bazı adamları etrafına toplayarak bunlar vasıtasıyla
ahaliyi gasp ettiğini” tespit emişlerdir. Genelde asker kaçağı olan bu kişiler, 1913
yılında bir oğlu ve bir torunu askerde olan, diğer oğlu da İstanbul’da dersiam olarak
görev yapan Yediyıldız ailesinden Mehmed Ağa’nın evini basan çeteydi. Söz konusu
araştırmada İstanbul’dan dilekçeler vererek hukuki mücadele yapan dersiam da
Mehmed Ağa’nın oğlu Mustafa Asım’dı. Bkz. Esat Aktaş – Hakan Yaşar, “Ordu
Kazası’nda Asayiş Sorunları (19. Yüzyılın Sonu – 20. Yüzyılın Başı)”, OTAM, 41 /
Bahar 2017, s. 15, 20. Bu araştırmada kullanılan Başbakanlık Arşivindeki belgelerin
müsveddeleri, Ailenin özel arşivinde hala mevcuttur (YA-MAY-K2-036; K8-187).
Söz konusu reji memuru reji memurluğu ve çetesinin gücüyle ağa olmuş, konak inşa
etmiş, sahipli ve sahipsiz birçok miri arazinin tasarruf hakkını tapu dairesinde kendi
üzerine kaydettirmiştir. Cumhuriyet döneminde de belli bir süre bu saltanat sürmüştür.
1924 yılında bu çevredeki köylerin aşar mültezimidir.

                                         126
   122   123   124   125   126   127   128   129   130   131   132