Page 126 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 126

tarih çevresi

        Karadeniz’in Hoşkadem ve Eceli gibi köylerinde geçim kolay değildir.
Özellikle Osmanlının bozulma ve çözülme dönemlerinde bu daha da
zorlaşmıştır. Köylü yüzde seksen kendi ürettiği ile yaşamak zorundadır. Nakit
bulmak zordur. Buna rağmen devletin bütçesinin en önemli ana kaynaklarından
biri köylüden alınan vergilerdir. Bir ailenin arşivinden verdiğimiz örnekler
bunu açıkça gösteriyor. Tımar sisteminin iyi işlediği dönemlerde toprağı
işleyip ona tasarruf edenler köylülerdi. Sistem gereği bunların dağıtım ve
yönetim işlerini üstlenen ve vergileri toplayıp asker yetiştirenler ise tımar
sahipleriydi. Bunlar, toprağın kendisinin değil gelirinin mutasarrıfı idiler.
Tanzimat’tan itibaren ve özellikle Arazi Kanunnamesi ve daha sonra onda
yapılan değişiklikler ve yeni düzenlemeler miri arazi rejimindeki tasarruf
hakkının mülke yaklaştırılması uygulamaları sırasında eski sistem tamamen
bozulmuştur ve bu durum aslında toprağı işleyen köylünün aleyhine olmuştur.
Kökenleri genelde eski tımar sahipliğine dayanan ayan ve ağalar, köylünün
toprağı işlemek üzere elde ettiği tasarruf hakkı ile vergileri toplayıp onu
hizmette kullanmak üzere elde edilen gelirin tasarruf hakkını birbirine
karıştırmışlardır. Köylüye tasarruf tapu belgesini veren görevli bir sipahi ise,
toprak tahsis belgelerine “bâ-irâde-i padişah ile mutasarrıf olduğumuz
tımarımız kuralarından…” diye, daha sonraları bu işler mültezimlere
devredilince onlar da “uhde-i iltizamımızda bulunan kuralardan…” diye
başlıyorlardı. İşte yönetim görevinden kaynaklanan vergiyi toplama
konusundaki tasarruf hakkını, emeğiyle toprağı işleyen köylünün toprak
üzerindeki tasarruf hakkıyla eş tutmuşlardır. Zaten Celali isyanlarından
itibaren zuhur eden kargaşalar ve sürüp giden harplerin getirdiği felaket ve
kayıplarla boşalan arazileri ve eskiden beri boş olan mera ve çalılıkları,
köylünün ortak kullanımına ayrılmış yerleri yoklamalar -özellikle 1289/1873
yoklaması ve sonrakilerde- kendi tasarruflarındaymış gibi defterlere
kaydettirmişlerdir.57 Üstelik kaydetme konumunda olan görevliler de ya
kendileri ya da yakınlarıdır. Çünkü merkezi idare güçsüzlüğü yüzünden taşrada
bu ayan ve ağaları kullanmak ve onlara dayanmak zorunda kalmıştır58. Aybastı
ve yöresinde bu güç 1960’lara kadar kendisini hissettiriyordu59. 1950’li
yıllarda Yediyıldız ailesinin bir bölümü yukarıda bahsedilen Ayandon denilen
güzledeki evlerinde oturuyorlardı. Evlerinin karşısındaki tepenin yamaçları ve
üzerindeki düzlükler alabildiğine uzanan bir çimenlik ve bazı yerleri ağaçlarla

          57 1885 yılında Hoşkadem köylüleri Kadıosmanoğlu Mehmed oğlu Ahmed
hakkında şikâyet dilekçesi yazıyorlar. Köyün ortak malı olan ve köylünün ihtiyaçlarını
karşılayan Çayır-tarla adlı araziyi kendi tasarrufuna geçirmeye çalıştığını, fakir
fukaraya zulmettiğini bildiriyor, bunun durdurulmasını istiyorlar (YA-MAY-K8-210).

          58 Geniş bilgi için bkz. İlhan Ekinci, Halk, Ayan ve Devlet Tanzimat Devri
Ordu Kazası, Gece Kitaplığı, Ankara 2016; Abdullah Bay, Trabzon Eyaletinde
Mütegallibe Hareketleri ve Âyanlık (1750-1850), Basılmamış Doktora Tezi, Atatürk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2007;

          59 Krş. Tosun Arıcanlı,”19. Yüzyılda Anadolu’da Mülkiyet, Toprak ve Emek”,
Osmanlı’da Mülkiyet ve Ticarî Tarım (Ed. Ç. Keyder, F. Tabak), Tarih Vakfı Yurt
Yayınları, İstanbul 1998, s. 128-138.

                                 125
   121   122   123   124   125   126   127   128   129   130   131