Page 14 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 14

tarih çevresi

bu mâdde fi’l-hakîka ezhân-ı nâsı ifsfıd ( halkın aklını karıştıracak) idecek şey olduğundan muzırr ise
de düvel-i sâ’irede böyle serbest olmayub basılacak şeylere evvel emirde nazırları tarafından bakılub
âyîn ü mezheb ve usûl-i devletlerine mugayyir ve muhali şey yok ise tab’ma ruhsat virülür. Ve yevmi-
ye bi’l-cümle ekalîm-i meskûna ve düvel-i mütenevvia ve vukuâtını ve kendü şehir ve memleketlerinin
mesalih ve hava- disâtını dere iderler ve çünki, ekser ahâlisi yazu okumak bildiklerinden devletçe ve
memleketçe bildirilmesi lazım gelen şeyleri basma kağıdlar ile şehirlerde köşe başlarına yapışdırub
i’lân iderler.

     Bu cihetle, ahâlîsi ahvâl-i cihâıı ve havâdisât-ı devrâna tahsîl-i vukuf idıib kesb-i terbiyyet ve
ma’lûmât iderler. Ve miirettebât-ı mîriyye içlin ahâlî ve tebaaya me’mûrîn ve sâ’ire taraflarından
zulüm ve taaddî vuku’ bulmayarak her bir eshâb-ı emlâkin mülk ve arazîsine göre nizâmları vec-
hiyle maktû’ât (vergi) alınur. Bunlar dahî usûl-i mevzû’ası üzere vakt-i zamanıyla tahsîl olunub bu
maddelerden ve sâ’ir cihetlerden dolayı mezâlim ve taaddiyât (zorbalık) bi’t- 'abii olamaz. Ve ekser
arazîleri ziraat ve hırâset (sanat) üzere ma’mûr ve kazançları kendülerinde kalmak hasebiyle ahâlînin
dahî sa’y ü gayretleri mevfûrdur (bol). Ve Avrupa’da kesret-i nüfus cihetiyle ekser eşyâ bahalı iken
ııân-ı azîz (ekmek) sâ’irden has ve gayet ehvendir (ucuz). Bu makule akvât-ı yev- miyye ve cümlenin
muhtâc olduğu eşyâdan ziyâde gümrük ve resm almazlar fakat harîr ve duhan ve hamr ( ipek, tütün,
şarap) misüllü umûmiyyet üzere muhtâc olunmayan ve yek- diğerin memleketinden gelen emtia ve
sâ’ir bu makule eşyâdan külliyyetlü resm (vergi) ahırlar ve devlet ve milletin akçası âheı* mülke
(başka memlekete) çıkmamak içün imkanı mertebe ekser eşyâ-yı ma’mûle-i ecnebilerin birbirleri-
nin memâlikine duhûlü memnû’ (yasak) olarak ihrâcâtııı ziyâde olması tedâbirine dikkat iderler ve
derûn-ı mülklerinde (memleket içerisinde) i’mâl olunan emtiaya kemâliyle i’tibâr idüb tebaaları dahî
anı isti’mâl ider ve bu cihetle hııef ve sanayi’in gün be gün ilerülemesine i’tinâ ve erbâb-ı hüner ve
ma’rifete i’tibâr eylediklerinden vesîle-i heves ve havîhişi senede bir defa hasîs ve nefîs kâffe-i eşyâ-yı
ma’mûlenin müntahâbâtını husûsiyle resim ve tasvîr dahî kendülerinde pek mu’tenâ şey olduğundan
o makule meşhûr ressam ve musavvirlerin i’mâlatını expozisyon (sergi) nâmıyla münâsib bir ma-
hallde cem’ idüb bir ay kadar anda tevkîf ve imparator ve sâ’ir vükelâ ve rical ve tebaası muayene ve
temâşâ iderek içlerinden fevkalade bir san’at icâd olunmuş ve her kim icrâ ve ihdâs etmiş ise taraf-ı
devletden madalya nâmıyla bir nev’i nişânlar i’tâ olunarak teşvîkât-ı lâzımeye i’tinâ olunur. Ve bu
vesîle ile derûn-ı memleketlerinde sene be sene sanâyi’in ne mertebe ileriledigü anlaşılur. Ve teshîl-i
umûr-ı ticâret ve sanayi’ (ticareti ve sanayiyi kolaylaştırmak) zımnında eşyâ kârhâneleıinde buhar ile
idâre ve i’mâl olunur makineler icâd olunmuş olduğundan başka takrîb-i muhârebe ve teshîl-i turûk-ı
sefeıiyye (yollarda ulaşımın kolaylaştırılması) içün denizde vapur gemileri ve karada vapur arabaları
ihdâs ile mesela, on on iki saatlik mesâfeyi bir saatda kat’ iderler. Ve bir cesîm (büyük) fabrika veya-
hud demür yolları ve sâ’ir umûr-ı mülkiyyece enfâ (yararlı) olub da masarifât-ı kiilliyyeye muhtâc
olacak şe’yleri dahî asıl devletin hazînesine tahmîl itmeyüb aksiyon dedikleri usûl üzere meselâ bir
iki mu’teber sarraf taahhüdüyle eshâm-ı müştereke olarak ahaliden akça alub hissedâr iderek icâd
idüb hissedârlarına sene be sene menâfi-i hissesine göre fâ’iz edâ olunur ve devlet tarafından menâfie
müdahale olunmaz. Ve menfâati lâyıkıyla tecrübe olunmayan şeyler dahî yapılmaz.Ber-vech-i meşrûh
(açıklandığı üzere) gün be gün maarif ve sanayi’-i cedide zuhûr itmekde ise de ale’l-umûm (genel-
likle) kadîm (eski) olan şeylere dahî kemiıl-i i’tibârları olduğundan hiç bir eski şey’in zayi’ olun-
masını dahî istemezler ve bu makule şeylere atîkadan kinaye antika deyu i’tibâr iderler ve kâffe-i
ebniyyeleri (binaları) bir nev’i tuğladan ve taşdan kargîr olarak yapıldığından derûn-ı şehirlerde şehir

                                               14
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19